Ali Gültekin

7 Ocak 2016 Perşembe

2015, MANİSA, TÜRKİYE VE DÜNYA

2015, MANİSA, TÜRKİYE VE DÜNYA

31 Aralık 2015, 11:49
Ali GÜLTEKİN
 MANİSA 2015
“Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Manisa Organize Sanayi Bölgesi’ne üç kilometre kadar yaklaşması Manisa’da sevinç yarattı.” Bu sevince kayıtsız kalmayan Manisa Büyükşehir Belediyesi aynı binaya taşınarak yakınlaşmaya destek verdi.”  Daha önceki hükümet döneminde Manisa’nın 1 kadın Milletvekiline karşı sekiz erkek Milletvekili vardı. Bu sayı 7 Haziran seçimlerinde de değişmedi. CHP’li Tur Yıldız Biçer tek kadın Milletvekili olarak Manisa’yı temsil ediyor. Murat Baybatur, Mazlum Nurlu, Tur Yıldız Biçer, İsmail Bilen Manisa’nın yeni Milletvekilleri oldular. Manisa Yuntdağı’nda OBASYA yerleşkesi, içinde konaklama, restoran, hobi bahçeleri ve zaman Geçidi müzesine kavuştu ETV, AB Yolunda Manisa Projesi başlattı. Manisa Atatürk Kent Parkı’na kavuştu. Şehzadeler Belediyesi Spil’de Orman Köşklerini hizmete açtı. 06.07.2015 Manisa Gölmarmara’da yaşanan trafik kazasında aynı köyden 15 kişi hayatını kaybetti. Manisa iletişim ulu park karşısında 4. Şubesini açtı. Manisa’ya Suriyeli göçmenler geldi. Manisa Parklarında bedava internet erişimi hizmeti 
veren Belediye kendi Eğitim-Kültür Merkezlerinde ne hikmetse bu hizmeti vermiyor.
2015 TÜRKİYE
 Haziran seçimleri sonuna doğru barış süreci masası devrilerek çatışma ortamı başladı. AB, sınırlarına dayanan mülteci seline karşılık Türkiye’ye 3 milyon euro karşılığında GKA önererek, fasılları açma sözü verdi. Orta Doğu savaşının dalgaları Aylan Kurdi bebeğin ölü bedenini sahillerimize vurdu. Suruç, Ankara katliamlarını yaşadık. Rusya ile aramız açıldı. Birçok il ve ilçede sokağa çıkma yasağı ve çatışmalar devam ediyor.
Türk Sanat Müziği'nin sanatçısı Müzeyyen Senar, Türk Pop müziği sanatçısı Erol Büyükburç, Yazar Yaşar Kemal, Şarkıcı Kayahan, Oyuncusu Zeki Alasya, 12 Eylül darbecisi Kenan Evren, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Oyuncu Levent Kırca, ağırsıklet boks şampiyonumuz Sinan Şamil Sam hayatını kaybetti.
Üniversite öğrencisi Özgecan 11 Şubat 2015, evine gitmek için bindiği minibüsün şoförü tarafından hunharca katledildi. Güvenlik tedbirleri kapsamında 21 Şubat 2015, Türk toprağı sayılan Süleyman Şah Türbesi başka bir yere nakledildi. Savıcı Mehmet Selim Kiraz 31 Mart 2015, Ankara adliyesindeki odasında öldürüldü. Hakkâri’ye yapılan havalimanı 26 Mayıs 2015’de açıldı. 7 Haziran 2015, milletvekili genel seçimleri yapıldı. Suruç'ta 20 Temmuz 2015’de meydana gelen patlamada 32 kişi yaşamını yitirdi. 3 Ağustos 2015, Genel Kurmay Başkanlığı'na Orgeneral Hulusi Akar getirildi. Hopa'da 24 Ağustos 2015 tarihinde meydana gelen sel felaketinde 8 kişi yaşamını yitirdi. Ankara'da 1 Ekim 2015 tarihinde meydana gelen otobüs kazasında 12 kişi yaşamını yitirdi. Ankara tren garı meydanında 10 Ekim 2015 günü “IŞİD’in düzenlediği” terör saldırısında 102 barış günülüsü katledildi. 1 Kasım 2015, genel seçimlerinde Ak Parti tek başına iktidar oldu.15 Kasım 2015, G 20 Zirvesi Türkiye'de yapıldı. 24 Kasım 2015, Türkiye sınır ihlali yapan ve uyruğu daha sonradan anlaşılan Rus uçağını F-16'lar ile vurarak düşürdü. Uçağın pilotu öldü 26 Kasım 2015, Gazeteci Can Dündar ve Cumhuriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Erdem Gül tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderildi. 28 Kasım 2015, basın açıklaması yaptıktan hemen sonra Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi öldürüldü. 10 Aralık 2015, Nobel Kimya Ödülünü Mardinli Türk Bilim Adamı Prof. Dr. Aziz Sancar Aldı. RSF’in ‘2015 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ raporuna göre Türkiye 180 ülke arasında 149’uncu sırada yer alıyor.
 DÜNYA 2015
4.4 milyon Suriyeli mülteci Birleşmiş Milletler tarafından kaydedildi. Milyonlarca mülteci AB kapılarına dayandı. ABD 2.2 milyon mahkûm ile dünyanın en fazla ceza evi tutuklusuna sahip oldu. Suriye’de 3.123 hava saldırısında binlerce insan can verdi. 54 sene sonra ilk defa Küba ABD resmi görüşmeleri başladı. Geçmiş yılların hava sıcaklığı ortalaması 0.75 derece ile 2015 aştı.
7 Ocak 2015 tarihinde Fransa'nın başkenti Paris'te Charlie Hedbo adlı derginin binasına yapılan saldırıda 17 kişi yaşamını yitirdi. 11 Ocak 2015 Tüm dünyadan liderler Hollande ile birlikte Paris'te 1,6 milyon kişi barış için yürüdü. 23 Ocak 2015 Suide Arabistan'ın kralı Abdullah öldü. 25 Nisan 2015 Nepal'de 7,8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. 13 Kasım 2015, Paris'in göbeğinde meydana gelen eş zamanlı terörist saldırılarda 130 kişi öldü. 20 Kasım 2015 Mali'de bir otele teröristlerce baskın düzenlendi 27 kişi öldürüldü. 22 Kasım 2015 Suriye'de Bayırbucak bölgesindeki Türkmenlere saldılar düzenlendi. 24 Eylül 2015... Hac'da yaşanan felakette 2 bin hacı adayı hayatını kaybetti. Askeri ücret 1300 TL oldu.
Hadi hayırlısı…

MANİSA’DAN MARDİN’E EMPATİ KURALIM MI?

MANİSA’DAN MARDİN’E EMPATİ KURALIM MI?

24 Aralık 2015, 12:19
Ali GÜLTEKİN
Manisa’da yaşayan, Doğu, Güney Doğu’ya hiç gitmemiş biri o bölgelerin insanlarını, yaşam koşullarını nasıl tanıyabilir? O coğrafyada cereyan eden olayların insan yaşamı üzerindeki etkisini nasıl anlaya bilir? O bölgenin insanlar ile hiç karşılaşıp sohbet etmeyenlerin o insanlar ile empatisi nasıl olur? Hatırlayan var mı? Bilen var mı? Ülkemizde, 1990’lı yıllarda annesinin kucağında yanan, yıkılan köyünden çıkan dumanlara bakarak çığlık çığlığa ayrılan “Osman bugün 25 yaşında.” Köyünden zorunlu ayrılan Osman hala o günlerin acısını gözleri dolarak anımsıyor. Mardin kırsalında çıkan çatışmada şehit olan Polis memuru Oğuz’un o zaman anne karnındaki 3 aylık olan kızı bugün 23 yaşında. Babasını resimlerden tanıyor.

PEKİ, NE İÇİN?
-Yıllardır sürdürülen çatışma ortamına harcanan milli servetimizi bilen var mı? 
-Evlerine ateş düşenlerin acısını hisseden var mı? 
-Eşsiz, evlatsız öksüz, kardeşsiz kalmanın ne olduğunu tadan var mı? 
-Boşaltılan, yakılan, yıkılan köyler kimin? Ankara, İstanbul, İzmir’de patlayan bombalarda kaybettiklerimiz canlarımızdan kopan canlar değiller mi? Bu vatan toprakları içinde kardeşçe yaşam için birleşip bütünleşemez miyiz?
 Bu olumsuzluklardan bir birimizi anlayarak kurtula biliriz.
“Yalovalı aile” İstanbul Belediye otobüsüne yapılan terör saldırısında yanarak can veren “kızı Cemile’yi” unutamıyor. Osmaniyeli Şehit babası öksüz kalan torununa sarılarak, koklayarak, duvardaki şehit oğlunun resmine bakarak gözyaşlarını içine akıtıyor. Dargeçit’e askerler ile girdiği çatışmada öldürülen Kamber’in annesi hala Oğlu’nun son giydiği kanlı çorabını koklayarak yanında taşıyor. Peki bu cennet vatan içinde biz bu olayları neden yaşıyoruz? 

NELER OLUYOR?
-Ölümler devam etsin mi?
-Çatışmalar devam etsin mi? 
-Acılar devam etsin mi?
-Anneler dul, evlatsız, çocuklar annesiz, babasız kalınması devam etsin mi?
-Ön yargılar devam etsin mi?
-Hala ülkemizin “doğusu batısı ayrışması” devam etsin mi? 

NE YAPMALI?
Bölge, ulus, inanç, mezhep ayrımcılığı yapılmadan sosyal siyasal haklardan herkes eşit şekilde yararlanmalı. Birlikte üreterek birlikte yönetmeliyiz. Birliğimizi, dirliğimizi insani değerlerimiz gereği güçlendirmeliyiz. Önyargılardan yola çıkarak ayrışmacı, aşağılayıcı dil kullanılmamalı, farklılıklarımıza hoşgörü ile yaklaşmalıyız. 

MANİSA’DAN MARDİN
- Mardin’de altı delik ayakkabısı su alarak yaşayan ailenin 11. Çocuğu Ahmet olmak ister misiniz? 
-Mevsimlik işlerde çalışıp okula gidemeyen, geç başlayan Berivan olmak ister miydiniz?
- Köyü boşaltıldığı için 1990 lı yıllarda göç ederek kasabada akrabasının evine yerleşen, 25 kişinin iki göz odada yaşadığı aile reysi Mahmut olmak ister miydiniz?
- Gözaltında kayıp babasını bekleyen Narin olmak ister miydiniz?
- Arif ağanın 3. Eşi olmak ister miydiniz?
- Suyu olmayan köyde yaşamak ister miydiniz?
-Toprağı olmayan köylü olmak ister miydiniz?
- Muz, çilek yemeden, deniz görmeden, restaurant’da yemek yiyemeden, uçak yolculuğu yapamadan, yıldızlı otellerde konaklamadan… yaşamak ister misiniz? 

MARDİN’DEN MANİSA 
-Ahmet yeni bir ayakkabı giyinmedi. İkinci bir ayakkabısı hiç olmadı
-Berivan mevsimlik işlerde çalıştığı için hiçbir zaman okuluna zamanında başlayamadı.
-Mahmut evine elleri dolu alış veriş torbaları ile gelemedi.
-Ayşe sevdiği ile evlenemedi.
-Mardin de hala evindeki musluktan su akmayan köyler var.
-Mardin’de hala toprağı olmayan köylü var.
-Mardin’den Manisa televizyon dizilerindeki yaşam gibi görünüyor.

SEVGİ BAĞLARI KURALIM
-İnsani değerlerimizi koruyalım.
-Kardeşlik hukukuna inanalım.
-Ön Yargılarımızdan kurtularak, hoş görülü olalım.
- Bu “cennet vatan” içinde barış içinde birlikte yaşayabiliriz. 
-Televizyon, gazete haberleri ile değil, Doğu’ya Güney Doğu’ya giderek, şehirlerimizin kenar mahallelerinde yaşayan Doğu, Güney Doğu’lu insanlarımıza konuk olarak ile diyalog kurarak kendimiz tanıyalım.
Hadi hayırlısı… 
not: İsimler hayalidir

YUNUSEMRE BELEDİYESİ

YUNUSEMRE BELEDİYESİ

17 Aralık 2015, 12:11
Ali GÜLTEKİN
Yunusemre Belediyesi Yunus’un izinde toplum ile bütünleşerek, halka ve hakka hizmet yolunda yürüyor.
Dr. Mehmet Çerçi seçim sürecinde Yunusemre halkına verdiği sözleri tek tek yerine getiriyor. Fatih Sultan Mehmed’in at koşturduğu topraklarda Başkan, Dr. Mehmet Çerçi iş koştyuruyor.
HER ALANDA HİZMET
Kadın Meclisler, Çocuk Meclisleri, kereşler, Kent Konseyi, Toplum Gönüllüleri Konseyi… Organik Tarım, Köy Pazarı, Üretici Hali, Misafirhane, Manisa Huzurevi Vakfı Dinlenme Evi, Kafeterya…Hayvan Barınakları, TOKİ, Yuntdağı Sosyal Tesisleri, Köy Düğün Salonları,Tarih ve Etnografya Müzesi, İnanç merkezleri bakımı, Yuntdağı hayvancılık, spor tesisleri… projeleri art ardına hizmete açılırken diğerlerinde çalışmalar devam ediyor.
YUNUS’UN İZİNDEN
Yunusemre  Belediye Başkanı Dr. Çerçi ilçenin ismini aldığı Yunus’un izinden yürürken Yunus dilinden şu sözler ne de güzel uyuşuyor.
Yunus yüreğinden, Hak Tanrı Yar Olsun Ona diyerek:

Her kim bana düşman ise Hak Tanrı Yar olsun ona
Her kancaru varır ise  bağ ve bahar olsun ona

Bana ağu sunan kişi Bal ve şeker olsun aşı
Gelsin kolay cümle işi, Eli erer olsun ona

Önümce kuyu kazanı  Hak tahtın ağdırsın onu
Ardımca taşlar atana, Güller nisar olsun ona

Acı dirliğim isteyen Tatlı dirilsin dünyada
Kim ölümüm isterse  Bin yıl ömür versin ona

Her kim diler ben har olam  Düşman elinde zar olam
Dostları şad ve düşmanı dost ağyar olsun ona

Her kim diler ise benim O dostumdan ayrıldığım
Gözlerinden hicap gitsin didar ayan olsun ona.

Miskin Yunus dünyada  Güldüğünü istemeyen
Ağladığım isteyene, Gözüm pınar olsun ona

PARKLAR YAŞAM ALANLARI OLDU.
Parklar, geceleri karanlık korkusu ile girilmeyen, sabahları gök yüzünün aydınlanmasını beklenilen yerler olmaktan çıktı. Parklar aydınlatılıyor, her tarafa çöp kutuları konuluyor, ağaç ve çiçek ekimi, bakımı yapılıyor. İnsanların yürüyüş yapabilecekleri, eğlenecekleri alanlar oldu
YOLLAR GÜVEN İÇİNDE
Yunusemre ilçesi,sokak,cadde, köy yolları, kaldırımları durum ve konumuna göre kilit taş ve asfalt yapılarak yenileniyor.
 YENİ SPOR ALANLARI
Yeni spor sahaları açılıyor. Eski spor alanları yenilenerek toplumun hizmetine sunuluyor.
TARİH-KÜLTÜR GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR
Tarihsel doku tekrar yaşama kazandırılıyor. Kültürel alanda toplumun her kesimine hizmetler veriliyor.Yeni kültür merkezleri açılıyor.
YOKSUL EVLERİNDE "SICAK AŞ"
Yoksul evlerinde artık sıcak yemek kaynıyor. İşsiz baba eve getirecek ekmek parası olmadığı için  utancından akşam eve çocukları aç uyuyandan sonara gelmiyor. Anne, sofraya bir tabak yemek çıkaramadığı için başını önüne eğerek göz yaşlarını içine dökmüyor. Yunusemre Belediyesi’nin yoksul evlerinde ailece sofralara oturarak huzur içinde üç öğün yemeklerini yiyebilecekleri hizmetleri ulaşıyor.
YAŞLILARA BAKIM
Tüm yaşlıların sosyal yaşam, beslenme, barınma, sağlık konularında kendi doğal yaşamlarında koparılmadan Belediye hizmetleri verilmekte.
ENGELLİLERE ENGEL TANIMIYOR
İnsanlar engellilerinden utanmıyorlar. Engelliler birilerine yük olmanın üzüntüsünü yaşamıyorlar. Engellilerin önlerindeki engelleri kaldırarak yaşam ile buluşturan Başkan Çerçi “yaşama tutunmak engel değil” diyerek engellilerin tüm engellerini ortadan kaldırdı.
Engellilere evlerinde temizlik, bakım hizmetleri veriliyor. Engelliler dışarıya çıkacakları zaman transfer hizmetleri sunuluyor. Evlerinin temizliği yapılıyor.
GENÇLİK MERKEZLERİ
Gençler mahalle, köy ve semtlerde spor alanlarına kavuştular. Her yaşta insanların spor yapabilecekleri var olan tesisler  iyileştirilirken olmayan yerlere yenileri açılıyor.
TAZİYE EVLERİ
Yakınlarını kaybedenler cenaze defin hizmeti, konuklarını nerede ağırlayacakları kaygısı yaşamıyorlar. Semtlere bir biri, ardına  inşa edilen taziye evleri acılı günlerinde Yunusemre’de yaşayan insanlara hizmet verecek
 TEMİZLİK
Yunusemre Belediyesi sınırları içerisinde koku yayan, görüntü kirliliği oluşturan çöp yığınları yok. Çöpler geri dönüşüme kazandırılıyor. En son teknoloji çöp toplama ve caddeleri temizleme  araçları ile   hizmet veriyor.
Dileriz, Yunus’un izinden yola başlayan Dr.Memet Çerçi Pir Sultan Abdal'ın direncini göstererek yürüdüğü bu yolda Belediye hizmetlerini “dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” diyerek sürdürür
Hadi hayırlısı…

AB, SURİYE VE TÜRKİYE

AB, SURİYE VE TÜRKİYE

10 Aralık 2015, 12:24
Ali GÜLTEKİN
Ortadoğu’da  “cadı büyüsü” ile  “Arap baharı” hazırlayan küresel güçler; Arap’ı Arap ile, Müslümanları Müslümanlar ile çatıştırıyorlar.
İNSANLIĞA SALDIRI
Emperyalistler Talabani ve Barzani’yi yedekleyerek Irak işgalini gerçekleştirdiler. Ortadoğu’da  güvenli bölge yaratan küresel sermaye “Arap baharı” ile Ortadoğu’yu Halaç pamuğu gibi atıyor. Uluslar arası sermaye ile uzlaşmayan, biat etmeyen ülkeler ulus, mezhep çatışmaları ile yaşanılamaz hale geldi. Ülke halkları ülkelerini terk ediyor.
KİM KAYBEDİYOR?
Suriye’de iç savaşın patlak vermesi ile birlikte ülkelerini ilk  terk eden zenginler sermayeleri ile Türkiye, Lübnan, Mısır, Irak, Ürdün gibi ülkelere gelmediler mi? Daha sonra orta halli Suriyeliler getirdikleri sermeye ile aynı ülkelerde küçüklü büyüklü iş yerleri açmadılar mı?  Son yıllarda ülkelerini zorunlu terk ederek ölüm pahasına kendilerini ülke dışına atanlar, denizin azgın sularına gömülenler Suriye halklarının en yoksul kesimleri değiller mi?
MÜLTECİLER AB KAPISINA DAYANDI.
 Akdeniz’e bot ve teknelerin batması ile kaybolanları, can verenleri geride bırakarak milyonlarca Suriyeli Avrupa kapılarına dayandı.  
Suriye halklarının çektiği acılara duyarsız kalmayan Avrupa halkları ve insan hakları savunucuları ülke yönetimlerine baskı uygulayarak kapılarını açmalarını istediler.
Uzun süre bu baskılara dayanamayacaklarını anlayan başta Almanya ve diğer AB ülkeleri ard arda ülkelerine alacakları Suriyeli mülteci sayılarını kamuoyuna açıkladılar.
AB KAZANIYOR MU?
Bu açıklamalardan kısa süre sonra Ankara, ardından Paris’de bombalar patladı.
Paris katliamının ardında AB ülkeleri koro halinde alacakları mülteci sayısını tekrar gözden geçireceklerini ilan ettiler. Televizyonlar ve gazete IŞİD barbarlığının görüntülerini yayınlayarak dünya kamuoyuna "İslamofobi"  algısı yaydılar. Bugün Suriye semalarında onlarca ülkenin savaş uçakları bomba yağdırıyor. Ülke savaş gemi ve askerleri ile ablukaya alınmış durumda.§  AB ülkeleri kendi halkları ve İnsan hakları örgütlerinden Suriyeli mültecilere kapılarınızı açın baskısından kurtuldular.§  AB ülkeleri Suriye’ye savaş gemileri, savaş uçakları filoları, asker gönderme gerekçesi yarattılar.§  AB ülkelerinde yaşayan yabancılara karşı yeni ırkçı, ayrımcı, baskı yasaları ile ülke vatandaşlığına geçmiş olsalar bile  geri göndermeyi kolaylaştıracaklar.§  AB ülkelerinde ırkçılık ve ırkçı saldırılar artacak.§  Bu kargaşa gerekçe gösterilerek kazanılmış siyasal sosyal hakları tırpanlayacaklar.§  Dünya ülkelerinde İslam düşmanlığını geliştirecekler.
KİM KAYBEDİYOR
ABD, Rusya ve AB ülkeleri savaş uçakları ile yerleşim alanlarını, camileri, okulları, hastaneleri, müzeleri… vuruyor. IŞİD’in petrol rafinerileri neden vurulmuyor? Silah üretim tesisleri neden vurulmuyor?
Mesele Suriye halkını kurtarma, onların ülkelerini yaşanılır hale getirerek, özgürleştirmek değil. Asıl mesele; Dünya ülkelerinde " İslamofobi" yaygınlaştırmak.
ALTIN VURUŞ
Küresel sermaye; Bugünü, yarını, gelecek yılı için değil gelecek yüz yıllar için savaşıyor. Ortadoğu’da İnsanlığın ve İslam’ın izlerini silerek yok etmeyi amaçlıyor.
AB’NİN TÜRKİYE KOZU
AB Paris saldırısının ardından (Geri Kabul Anlaşması) GKA temelinde  acilen Türkiye ile görüştü. Türkiye’yi AB’nin jandarması yapmak istiyor. AB, 1959 yılından bugüne beklediğimiz AB üyeliğini "hızlandırıldı." Gümrük Birliği Anlaşması 1996 yılında yürürlüğe girmiş olmasına rağmen bugün iyileştirme yapılanması ve fasılların açılmasını vaat ediyor.
AB TÜRKİYE’DEN NE İSTİYOR.
AB, 3 milyar euro finansal destek, AB'ye üyelik sürecinin hızlandırılması, fasılların açılması, Türkiye vatandaşlarına Schengen Bölgesi'nde vize serbestliği gibi vaatler sıralıyor.
AB GERÇEKCİ DEĞİL
AB Türkiye’yi GKA için izleyecek. AB’ne giden mültecileri geri alacağız. Mülteci göndermeyecek ülkemizde kamplar kuracağız. Ülkemizi mülteci hapishanesi, bizleri “gardiyan” yapmak istiyorlar. Bununla yenilmeyip 72 maddelik “ev ödevi” veriyorlar. Buradan çıkan sonuçlara göre 3 milyar euro peyde pey ödenecekler. Bütün bunları yerine getirdiğimizi düşünelim birçok madde üzerinde AB ülkelerinin oy birliği gerekiyor. Bazı maddeler üzerinde oy birliği ile karar alınması mümkün değil.
Türkiye Geri Kabul Anlaşması için geriye dönerek Gümrük Birliği Anlaşmasının altına attığı imzaya bakmalı.
Hadi hayırlısı…

MANİSA'NIN DAĞLARI

Manisa dağlarının doğal zenginliğini biliriz. Manisa dağlarının görsel güzelliğini biliriz. Manisa dağlarının isimlerini biliriz. Manisa dağlarında göçerleri biliriz. Göçerlerin keçi beslediklerini biliriz. Spil’de yılkı atlarını biliriz.
§  Dağlarda bitki çeşitlerini bilir misiniz?§  Dağlarda ki patika yolları bilir misiniz?§  Dağlarda yürüyen Doğa Dostlarını bilir misiniz?§  Geçen yıl yürüdüğümüz patikanın bu yıl tarlaya çevrildiğini bilir misiniz?
DOĞA YÜRÜYÜŞÜ YAPANLARI BİLİR MİSİNİZ?
Manisa’da Anemon Doğa Dostları 23 yıldır Ömer Ergenç rehberliğinde her Pazar Manisa dağlarında doğa yürüyüşleri yapmakta. Grup içinde; Yaşlı, genç, kadın, erkek doğa dostları var. Manisa’nın dağlarını adım adım biliyorlar. Manisa’da hangi mevsim hangi dağda ne yetiştiğini biliyorlar. Manisa’da hangi mevsim hangi dağdan hangi rüzgârın estiğini biliyorlar. Manisa’nın hangi dağında ne tür ağaçların olduğunu biliyorlar? Manisa’nın hangi dağında hangi türden hayvanlar var biliyorlar. Bu serüveni Ömer Ergenç’den dinleyelim.
Ömer Ergenç: Doğa sevgisi olmayanın insan sevgisi olmaz. Doğamızı korumadan geleceğimizi koruyamayız. Doğanın insan yaşamının bir parçası olduğu bilinci ile doğa ile bütünleşerek  iç içe yaşamak zorundayız.
MANİSA VALİLİĞİNE ÇAĞRIMIZDIR
Manisa sadece sanayi, tarım ve tarihi ile marka şehir yapamayız. Manisa doğası tanınmalı ve tanıtılmalıdır. Yıllardır bu dağlarda yürüyen bizler Manisa dağlarını en iyi bilenleriz. Bu bilgi ve birikimimizi paylaşmak istiyoruz. Bu birikimimizden Manisa faydalansın istiyoruz. Birikimlerimizi bugünkü kuşaklara anlatalım, bugünden yarına aktarılsın istiyoruz. Bunun için yöneticilerimizden bizleri duymalarını istiyoruz. Sayın Manisa Valisinin Manisalıları doğa yürüyüşlerine teşvik etmek için bir Pazar bizlerle sembolikte olsa yürüyün istiyoruz.
BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİNE ÇAĞRIMIZDIR
Manisa dağlarını çocukluğumdan bu güne iyi bilirim. Manisa dağlarında patika yollarını işaretleyerek Manisa dışından gelecek dağcılara kolaylık sağlayarak Manisa’ya yabancı çekebiliriz. Bu projeleri dışarıdan birilerine yaptırmak yerine bizlerin dikkate alınmasının, bizlerden faydalanılmasının daha yararlı olacağını düşünüyorum. Bizler Büyükşehir sınırları içinde olan tüm dağlardaki patikalarda oluşturduğumuz parkurlarda yürüyüş yapıyoruz. Büyük şehir kendi sınırları içinde doğa dostları için Manisa dağlarına sığınaklar yapılmalı. Büyükşehir Belediye Başkanımızın bir Pazar bizimle yürümesini istiyoruz.
YUNUSEMRE BELEDİYESİNE ÇAĞRIMIZDIR
Yunusemre sınırları içinde bulunan dağların patika yollarını belirleyecek bilgi bizlerde mevcut. Her Pazar farklı bir parkurda doğa yürüyüşümüzü gerçekleştiriyoruz. Gençleri, yaşlıları doğaya çıkmamış insanlarımızı doğa ile tanıştırmak için Belediye başkanımız bir Pazar doğa yüzüşlerimize katılarak insanları teşvik etmeli. Yunusemre bölgesi içinde olan dağlara doğa yürüyüşçülerinin yağmur ve kötü hava koşullarında kullanabilecekleri sığınaklar inşa edilmesini önemle istiyoruz.
ŞEHZADELER BELEDİYESİNE ÇAĞRIMIZDIR
Spil dağı Şehzadeler Belediyesi sınırları içinde kalıyor. Sipil doğa yürüyüşçülerinin sezon içerisinde en fazla yürüdükleri parkur. Manisalı doğa yürüyüşçüleri dışında çevre illerden gelen birçok yürüyüş gurubu bizleri arayarak rehber talebinde bulunmaktalar. Spil’de patika yollarının belirlenmesi bu yolların korunması acil talebimizdir. Belediye başkanımızın toplumu teşvik amaçlı bir Pazar bizimle yürüyüşe katılmasını istiyoruz. Belediye’nin Spil’de kötü hava koşulları için barınaklar yapmasını istiyoruz.
ANEMON DOĞA DOSTLARI
Manisa dağlarında ayağının değmediği yer kalmamış genç ihtiyar doğa dostları. Manisa dağlarının tüm patikalarını yürümüş Ömer Ergenç rehberliğinde her Pazar günü sabah saat sekizde Manisa Belediyesi Kültür Merkezi önünde buluşan Anemon Doğa Dostları. Manisa dağlarına hareket eden her yaşta Manisalılar. Bazen 30 bazen 60 kişi ile başlıyorlar parkurlarına. Grupta 80 yaşında nene de var, 12 yaşında torun da.
Ömer Ergenç: Her insan doğa ile tanışsın istiyoruz. Bunun için Manisa Valisi, Kaymakamlarımız, Belediye Başkanları, kurum ve kuruluş temsilcileri sembolikte olsa bu yürüyüşlere katılarak toplumu teşvik etmeli. Doğa’da doğa yürüyüşçüleri için barınaklar kurmalı. Farklı şehirlerden gelen doğa yürüyüş gruplarının kolayca yürümeleri için patika yolları belirlenmeli.
Manisa yaz ve kış ayları için iklim koşullarına göre yürünecek doğaya sahip. Doğa yürüyüşleri için çok güzel parkurlar mevcut. Bu parkurların belirlenmesi ve korunması gerekiyor. 
Biz aracı olduk. Bakalım Manisa valisi, Belediye başkanları, Kaymakamlar, kurum ve kuruluş temsilcileri Anemon Doğa Dostlarının sesini duyacaklar mı?
Hadi hayırlısı

MANİSA DEĞİŞİYOR

MANİSA DEĞİŞİYOR

26 Kasım 2015, 12:08
Ali GÜLTEKİN
Manisa yaşam şekil, sosyal alanlar, ticaret, yapılaşama, sosyal aktiviteler… olarak değişim yaşıyor.
YAŞAM ŞEKLİ DEĞİŞİYOR
Manisalılar artık yeme alışkanlıkları için geleneksel köfteci, kebapçı salonlarını ziyaret etmiyor. Yeni açılan kahvelerde sunulan değişik menü çeşitleri sunuyor. Makarnacılar, mantıcılar, salatacılar…dünya ülkeleri mutfakları hizmet veriyor. Dedelerinin, babalarının gittiği semt kahvelerine ve bilardo salonları gençlerin tek uğrak yerleri değil. Kadınlar ticaret ve sosyal yaşam içerisinde aktif olarak yerlerini aldılar.
Manisa eski Manisa evlerini koruyamamanın üzüntüsünü yaşarken yeni şehir planı mimarisi ile değişiyor.
GENÇLİK DEĞİŞİYOR
Manisa’da artık gençlerin tek uğrak yerleri dedelerinin, babalarının gittiği mahalle kahveleri, bilarda salonları değil. Gençler bir biri ardına açılan modern kahvelerin daimi müşterileri oldular. Manisa merkezi odaklı eğlence merkezleri dışında artık Uncubozköy, Güzelyurt gibi mahalleler yeni mekânlara kavuştu. Kütüphane, tiyatro, satranç evleri..gibi eksikliklere dikkat çekerek yeni nesil kahveler, spor salonları  gençliği farklı bir yaşam sürecine soktu.
KADINLAR DEĞİŞİYOR
Erkek eğemem toplumuma hizmet veren sosyal yaşam alanları kabuk değiştiriyor. İş yaşamı içinde işçi, yönetici, patron olarak yerini alan kadınlar sosyal yaşam içerisinde yer almaya başladılar.  Büyük kentlerde başlayan değişim küçük şehirlerde hayat bulmaya başladı. Manisa’da birkaç yıl öncesi kadınlara sosyal mekânlarda çok nadir rastlanıyordu. Bugün spor salonlarında, kahveler ve değişik eğlence mekânlarında erkekleri geride bırakacak ağırlıkta kadınları görebiliyorsunuz. Her kuşaktan kadın ve erkeğin sosyal – siyasal yaşam alanları içerisinde eşit koşullarda yer alması bir gelişmenin habercisidir.
ŞEHİR DEĞİŞİYOR
Eski mimarisini, kültürel ve tarihi değerlerini koruyamayan Manisa çirkin bir şehirleşme ile dünden bugüne taşındı. 30 yıl önce gelecek hesaplanmadan o günün şehir planlaması yapıldı. Bundan 20 yıl önce tarım alanları düşünülmeden sanayi ve konut planlanması yapıldı. Bundan 10 yıl öce sosyal alanlar, yeşil alanlar, araç parkları ve yollar düşünülmeden şehir planları yapıldı. Bugün de gelecekte araç sayısı, araç park yerleri, sosyal tesisler, yeşil alanlar, bisiklet yolları, hafif raylı sistemler, metro… düşünülmeden, gerekli özen gösterilmeden yapıla yükseliyor.
Manisa bahçe evlerinden önce apartman katlarına daha sonra apartman katlarında tekrar müstakil evlere dönüşüm sağladı.
Manisalı site yaşamı ile tanıştı. Apartman yönetimi, site yönetimi gibi meslekler ile tanıştı.
ULAŞIM DEĞİŞİYOR
Çok değil bundan on yıl önce Manisa boysan boya yürünerek, bisikletle gezile biliniyordu. İhtiyaçlar araçlar olamadan karşılana biliniyordu. Şehrin yerleşim alanları olarak büyümesi ile birlikte ulaşım şekli de değişti. Artık her aile bir iki özel araca zorunlu ihtiyaç duyuyor. Toplu taşıma güzergâhları yaygınlaştı. Toplum taşıma aracı olan küçük minibüslerin yerini daha çok yolcu taşıyan, engellilerin de rahatlıkla seyahat edebileceği donanımlı araçlar aldı.
MANİSA’DA BUNLAR DEĞİŞMELİ
·         Şehir planlaması 50 yıl sonrasına göre planlanmalı
·         Belediye her daire için sadece araç park yeri cezası almamalı tam aksine mutlaka her daire için iki araç park yeri koymalı.
·         Her semtte nüfusa göre sosyal tesisler (Park, spor alanları, gençlik ve kadın merkezleri, yaşlılar evi…) ve yeşil alanlar bırakılmalı
·         Araçların caddelerde bir iki sıra park etmeleri
·         Esnafların kaldırımları işgal etmeleri
·         Soka konumu, araç yoğunluğuna göre trafik akışının düzenlenmesi
·         Onarım, inşaat çalışmalarında çevreye verilen görüntü ve gürültü kirliliğine özen
·         Sokak ve yol aydınlatmaları
·         Park alanlarında yürüyüş yollarının moderninize edilmesi
·         Bisiklet yollarının yapılması bisiklet kullanılmasının ve Vali, Kaymakam, Belediye Başkanları, kurum başkanları, müdürlerince teşvik edilmesi.
·         Doğa yürüyüşleri, tiyatro, konser alanlarının yaratılması ve Vali, Kaymakam, Belediye Başkanları, kurum başkanları, müdürlerince teşvik edilmesi.
SONUÇ OLARAK!
Manisa hepimizin!
Hadi hayırlısı…

BİLGİ TOPLUMU VE YEREL MEDYA

Bigi toplumunun yaratılması için bilginin bilince dönüştürülmesi gerekir. Bilginin topluma medya aracılığı ile taşınmasının gerekliliğini, toplum bilincinin nasıl oluşacağının yöntemlerini bilimsel araştırmalar sonucu bilim insanları ortaya çıkarmışlar. Bu bilginin topluma taşınması ile bizler Alman bilim insanı Goethe’yi, Şair Berthold Brecht’i medya üzerinden tanıyarak eserlerini okuduk.
Yerel medya konumuzdan yola çıkarak AB (Avrupa Birliği) oluşumu Türkiye toplumu açısından bir bilgidir. AB Türkiye ilişkileri, AB’ye tam üyeliğin gerçekleşmesi süreci ile yaşanılacak değişim de şu an için bizler açısından bilgidir.  Bu bilgileri topluma taşıyarak bilince dönüştürecek etkili araçlar medyadır. En etkili olanı da tartışmasız yerel medyadır. Yerel medyanın etkisi konusunda bili edinmek çok zor bir konu değil. Günlük yaşamım akışı içerisinde yaşayarak görüyoruz. Yerel medya AB bilgisini, AB Türkiye ilişkilerini topluma taşınmasının, toplum  bilincinin ortaya çıkarılmasının en önemli aracıdır.  
Bilgi nedir?
Bilinç nedir?
Toplum nedir?
Toplumun öncelikleri?
Bilgi topluma nasıl taşınır?

Bilgi: Bilgi gelişmiş araştırma ve ortaya çıkan kazanımları açsından karar verme ile sonuçlanan uzmanların görüş ve beceri, deneyimlerinin ortaya çıkan birleşimidir.
Bilinç: Bilimin ortaya çıkardıkları teorik bilgiyi pratiğe dönüştürülmesidir. AB’nin varlığı bizim açımızdan bir bilgidir. AB’nin ortaya çıkardığı değerleri görmek, anlamak, ülkemizin AB’ye katılımının sağlanmasının ardından AB içinde yer alması bilinçtir.
Toplum: Toplum sadece kişiler topluluğu değildir.  Bu kişilerin birbirine karşı olan ilişkilerin toplamıdır. Belli ilişkiler sonucu ortaya çıkan ortak değerler toplumları ortaya çıkarırlar.
Toplumun öncelikleri: Her toplumun yaşam şekli, dünya görüşü, inanç, sosyal kültürel değerleri… ile ilgili öncelikleri olur. AB üyelik süreci tartışmaları genel olarak Türkiye toplumu, özel olarak Manisa için öncelik mi? Türkiye’nin AB üyeliği sonucu Manisa’nın kazanımlarının olacağının bilgisini yerel medya ile Manisa halkına bilgi olarak taşındığında toplumun gösterdiği ilgi ile AB üyeliğinin öncelik olup olmadığı ancak o zaman ortaya çıkacak.
Bilgi topluma nasıl taşınır?
 Bilgiyi topluma taşıyan en etkili iletişim araçları şüphesiz medyadır. Yazılı ve görsel medya ulusal, bölgesel ve yerel olarak toplumlara hizmet verirler. Topluma bilgi taşıyan medya toplum içinde sahiplenildiği kadar etki alanı yaratır. Toplumun medyayı sahiplenmesi için kendi ihtiyaçlarını dile getiren, kendi taleplerine çözüm yaratan, kendi sorunlarını tartışan, kendi sahasında yaşam süren, kendi doku uyumunu paylaştığı yerel medya olması gerekiyor. AB ilişkilerimizi, tam üyelik sürecimizi toplumun her kemsine etkili şekilde yaymak için yerel medyanın önemini sanırım toplumumuzun hemfikir olduğu gerçekliktir.
YEREL MEDYA
Kasaba, şehir, bölge, ülkelerde yaşanılanları topluma haber taşıyan medya yüzyıllardır insan yaşamında önemli bir yer etmiştir. Her biri farklı ihtiyaçlardan ortaya çıkan kitle iletişim araçları olan medya yerel, bölgesel ve ulusal yayınlar olarak insanlara ulaşırlar.
NEDEN YEREL MEDYA?
Yerel medya iletişim sektöründe en etkili iletişim araçlarıdır. Her sabah, aboneleri olan evlere, iş yerlerine, kurum, kuruluşlara dağıtılmak suretiyle okuyucusuyla buluşan gazeteler, sokağının, mahallesinin, köyünün haberini izlediği yerel televizyonlar bireyler ve toplumlar açısından önemlidirler.
YEREL MEDYANIN ETKİLERİ
Dini ve siyasal görüşleri olan ulusal gazeteler ve televizyonlar toplumun her kemsinden okuyucuya, izleyiciye ulaşamazlar. Bu gazeteler, televizyonlar haberlerini sadece kendi dini ve siyasi eğilimlerindeki okuyucu ve izleyicileri tarafından takip edilirler. Bu nedenle farklı kesimlerden okuyucular ve izleyiciler bu iletişim araçlarındaki bilgilere ulaşamazlar.  Yerel medya yerel sorunları ve haberleri gündemlerine taşıdıklarından haberlerine ve yorumları genel anlamda toplum içinde ilgi görür. Kendi sokağı, köyü, mahallesi, şehrinin haberini yapan yerel medyayı kendinin sosyal anlamda bir parçası olarak sahiplenir.  Toplum yerel medyanın yönetici, haberci, muhabirlerini tanıdıklarından, onlara kolayca ulaştıklarından, haber alanlarını bildiklerinden, haberi doğrulatma, asılsız haber varsa bunu açığa çıkarma olanaklarına sahipler. Bu nedenle haber ve yorumlarına güven duyarlar. Benzer sebeplerden dolayı yerel medya ile  toplum arasında güçlü doku uyumu, sıcak kan bağı oluşur.  
MANİSA’DAN MAİNZ’E
Almanya’nın Mainz şehri ile ilgili ulusal gazetelerin yoğun gündemi arasında spot haber olarak değinilen bir haber Manisa’nın Çamlıca köylüsünün dikkatini neden çeksin? Almanya’nın Mainz şehrinde yaşanılan don olayının üzümlere verdiği zararın yerel Manisa medyasında genişçe işlenmesi Manisa köylüsünün dikkatini çekecektir. Ulusal medya haberleri özü itibarı ile verirken, yerel medya kendi okuyucusunu ilgilendiren habere daha çok yer verir. Ulusal medya haberlerinin çoğu yerel düzeyde ilgi görmez.
NEDEN YEREL MEDYA?
Ulusal medya AB mevzuatını genel hatları ile Türkiye’ye taşır. Bu haberler Manisa çiftçisi, köylüsü, işçisi, esnaf ve sanayicisi için bazen haber değeri bile taşımaya bilir. Manisa’nın yerel medyası AB’nin Manisa için önemine dikkat çeker. Türkiye’nin AB’ye tam üye olduğunda Manisa’nın sanayi, tarım, turizm, hayvancılık ile ilgili kazanımları konusundaki bilgiyi haber yapan yerel medya haberleri Manisalıyı daha çok ilgilendireceği konusunda sanırım bana katılırsınız. Bu haberler insanların bire bir ekonomik, sosyal- siyasal ihtiyaç ve ilgi alanları içeriğini gündemlerine taşıdığından genel anlamda kabul görür. İhtiyaçlar üzerinden takip edilen AB haberleri yanı sıra farklı konulara yönelerek farklı ulusları tanımamıza vesile olur. Ulusları tanıdıkça uluslar ile aramızda oluşan iletişim ön yargılarımızı ortadan kaldırarak farklılıklarımıza hoşgörü ile yaklaşarak bizleri iletişim kuracağımız bir sürece taşır. Bu hoş görü uyum ve diyalogu geliştirir. Manisalı Köylü Mainz köylüsünün yaşamını öğrendiğinde şüphesiz aralarında duygusal bir bağ oluşacak. Mainz köylüsü ile Manisa köylüsü bilgi deneyimlerini harmanladıklarında ortaya çıkan değerler her kesime yeni bilgi kazanımı sağlayacaktır. Manisa Celal Bayar Üniversite öğrencisi Köln Üniversitesi ile ilgili bir haberi yerel medyada gördüğünde daha çok dikkatini çekerek bu üniversite ile arasında sosyal bir bağ kuracak.
YEREL MEDYANIN ÖNEMİ
Toplum ve insanlar doğaları gereği, öncelikle yaşadıkları çevrelerden geniş haber almak isterler. Sorunlarını gündeme taşıyarak çözüm ararlar. Ardından memleket meselelerinden kısmen haberdar olmak isterler. Yaşadığı şehirdeki olayları merak eden, gelişmeleri izlemek isteyen, duyarlılık gösteren, alt yapı, park, yol, su, imar… çalışmalarını, sosyal-siyasal gelişmeleri takip etmek isteyen bireyler yerel medyayı yaşamlarının bir parçası gibi sahiplenirler.
Kendilerine özgü sorunların, yoğun ülke gündemi haberleri içinde haber değeri taşımadığını gören toplum yerle medya içinde daha geniş yer verildiğini görerek haberlerine ve yorumlarına ilgi gösterirler.  
YEREL- GENEL KARMAŞASI
Zürafa gibi yükseklere boyun uzatarak ulusal haber yapınca “saygınlık”  kazanacağı yanılgısına düşen yerel gazetelerin çoğu gelişimini tamamlamadan yok oldular. Yerel gazeteler kendi doku uyumu içinde yayını temel aldığında hücrelerini yenileyerek kendi bölgelerinde gelişip güçlü bir beden olurlar. Politik ve ticari sermaye çevresine yama olmaya çalışan yerel medya toplum ile kan uyumsuzluğundan dolayı yaşam olanağı bulamazlar.
OKUMA ALIŞKANLIKLARIMIZ
Medya okuma alışkanlıkları destekler. Ülkemizde akademik dil kullanan ulusal medyanın aksine lise seviyesinde dil kullanan yerel medya toplum içinde daha çok benimsenir. Okuma alışkanlığı ülkenin ekonomik gücüne bağlı bir gelişme veya gerileme değildir. Okuma alışkanlığı bir devlet politikasıdır. Eğitimin parasız olduğu ülkelerde gazete okuma alışkanlığı yüzde 90 seviyelerini buluyor. Türkiye’de yayımlanan ulusal gazetelerin tümünün baskı sayısı Almanya’da çıkan sadece bir ulusal gazetenin baskı sayısını yakalayamıyor. Bu ülkenin yerel gazeteleri ile bizim ülkemizin yerel gazetelerini karşılaştırmak içimizi acıtacağından oranlamak bile istemiyorum.
SONUÇ OLARAK
Yerel medyanın önemini konusu yeni ulaşılan bir bilgi değil pratik yaşam içerisinde ortaya çıkan gerçektir. Yerel medya’nın güçlenmediği şehir ve bölgeler değerlerini ve sorunlarını ulusal düzeye taşıyamazlar. Yerel anlamda gelişim ve dönüşüm sağlayamazlar. Yerel medyası güçlenmiş kasaba, şehir ve bölgeler ancak gelişmiş toplumlar olarak yaşamlarını sürdürebilirler.

PAZAR YERİ “MÖHKEM” YA PARK YERİ!

Manisa üstü kapalı semt pazarları ile insanlara hizmet veriyor. Pazar yerinin temizliği, pazarcıların giyim kuşamı, müşteri iletişimi, tezgahlarının yerleşimi tüketici açısından düzenli mi? Pazar yerlerine getirilerek piyasaya sürülen ürünler ne kadar denetleniyor? Pazarcılar dışında Pazar yeri içende seyyar satış yapıla biliniyor mu? Pazar yeri çevresi kaldırımlara tezgah kuranların, satış yapanların yasal hakları var mı? Buralarını denetimini hangi kurum nasıl yapıyor? Buralarda satılan ürünler sağlıklı mı? Bu ürünler için denetim yapılıyor mu? Denetimsiz satılıyorsa, tüketicilerin sağlığının riske girme ihtimali var mı?  Sağlığı zarar gördüğünde tüketici kimin kapısını çalacak?  
YA ARAÇ PARK YERLERİ
Pazar yerlerini cephe çevre saran ilk halkayı pazarcı esnafların motorlu araçları oluşturuyor. Pazarcı esnaf araçlarını pazar yeri yolu üzerine park etme haklarına sahip mi? Pazarcı esnafların;  Bidon, leğen, kasa, palet koyma, ip çekerek araç park yerini boş tutarak ayırma hakları var mı?
Hakları varsa bu hakkı hangi kanuna dayanarak aldılar? Hakları yoksa  bunları nasıl yapabiliyorlar?
Pazara gelen tüketiciler araçlarını rast gele park ederek ikinci halkayı oluşturuyorlar. Pazar yerlerine araçlarla girip çıkma çilesini pazar yerlerine giren ve çıkan sürücülerin yüz ifadelerindeki öfkelerinden görmek mümkün. Pazar yerlerinde araç parkı kavgaları, sataşmaları oranlarına bakıldığında ortaya çıkacak sonuca sizlerde şok olacaksınız. Neden buralarda düzen sağlayamıyoruz? Neden buralarda yaşanılan sorunlara karşı yetkililer duyarsız kalıyorlar? Buralarda araç park yeri kavgasından çıkacak bir yaralanma, öldürülme olduğunda mı harekete geçilecek?
SORUN DENETİMSİZLİK Mİ?
Pazar yerlerinde personel, tezgah, satışların denetleyen var mı? Araç park yerlerini kim denetleyen var mı? Denetimler yasalar, mevzuatlar, genelgeler ile belirlenmiş kuralların yerine getirilmesi için yapılmaz mı?
PARK VE PAZAR İÇİN DENETİME GEREK VAR MI?
Bu konuda bir kanun, kararname, mevzuat… varsa denetlenmesine gerek var demektir? Denetlenmesine gerek varsa denetimsizlik niye?
ZAMAN KAYIBI, CAN-MAL GÜVENLİĞİ VE SAĞLIK
Pazar yerlerimiz günlük tükettiğimiz temel besin maddelerimizi aldığımız yerler olması sebebi ile ürün denetimleri sağlığımız açısından mutlaka yapılmalıdır. Pazar yerlerinden keyifle alış veriş yapmamız için mutlaka tezgah düzeninin, satıcı tüketici iletişiminin insani düzeyde olmalıdır. Pazar yerleri çevresindeki araç park yerleri çağa ve trafik kurallarına uygun bir düzen ve düzeyde yapılmalıdır.
DENETİM İÇİN PARA ÖDÜYORUZ
Pazar yerlerinin yapılması ücretini biz ödüyoruz. Pazar yeri yönetmenliğini hazırlayan Belediye başkanının aylık maaşlarını biz veriyoruz. Pazar yerini denetlemesi gereken zabıtaların aylık maaşlarını biz ödüyoruz. Araç yollarının yapılmasını, araç park yerlerinin düzenlenmesinin parasını biz ödüyoruz. Trafik yönetmenliğini hazırlayan teknik memurların aylık maaşlarını biz veriyoruz. Trafik deneticililerinin aylık maaşlarını biz veriyoruz
HİZMET ALIYOR MUYUZ?
Peki, bütün bu ödemelerimizin karşılığını alabiliyor muyuz? Hizmet alamıyorsak duyarlılık göstererek hakkımızı arayabiliyor muyuz? Hakkımızı aramak için başvurduğumuz kurumlar bizlerin şikayetlerini ciddiye alarak takip ediyorlar mı?
İnsanca yaşamak bütün bu sorunları çözerek sorunsuz yaşamak değil mi? Bütün bunları çözmek kurumların öncelikli görevleri değil mi? Bunları takip etmek bizlerin vatandaşlık görevi değil mi? Kavga, kargaşa, dalaşma, huzursuzluk içinde yaşamak yerine huzur içinde yaşamak bizlerin hakkı değil mi?
ÇOCUK İŞÇİLERDEN HABERİNİZ VAR MI?
Pazar yerlerinde sabahın alaca karanlığından akşam saatlerine kadar çalıştırılan çocuk işçilerden haberiniz var mı? Çocuk işçilerin çalıştırılması yasal mı? Yasal değilse çocuk işçileri gören görevliler, vatandaşlar neden umursamazlar? Umursuyorlarsa neden yasal işlem yapılması için sorumluluk duymazlar? Gözlerimizin önünde zor koşullarda çocuk sesi ile bağıran, küçücük bedeni ile kasalar yerleştiren, incecik parmakları ile bize alışveriş torbalarımızı veren, para alan çocuklara kıymayın efendiler…
Onlar çocuk! Onlar çocuk! Onlar çocuk!
Hadi hayırlısı

MANİSA 5 TEPEYİ SELAMLADI

AK Parti 5 ay içinde oyunu 5 milyona yakın artırdı. Manisa AK Parti teşkilatı Haziran seçimlerinden 5 ay sonra 5 milletvekilini Ankara’ya göndererek 5 tepeyi selamladı.
AK PARTİ FABRİKA AYARLARINA DÖNDÜ.
AK Parti Haziran seçimlerinde aldığı yenilgi sonrası 1 Kasım seçimlerine kendi özeleştirisini yaparak girdi. Ana gövdenin tabandan uzaklaştığına dikkat çekti. AK Parti 5. Olağan kongresinden; “2001 ruhuyla, ilk günkü aşkla yeni hedefe” soluğanı ile 1 Kasım seçimlerine kilitlendi. AK Parti’nin toplumu iyi okuyarak geliştirdiği seçim stratejisi % 49’un üzerinde oy oranı ile 2001 vizyonuna geri döndü.
SEÇMENİ ANLAMAK
Elinde viskisi, ağzında puro, pipo Aydın, Yazar, Sanatçı… soruyor: Beş ayda bu kadar oyu nasıl aldılar? Nasıl mı aldılar? Sen viski bardağın elinde, pipon ağzında, entel endamın la yoksulları uzaktan aydınlattığını sandığın için.
AĞLAMA DUVARINA KAFA VURMA
“AK Parti hile yaptı, AK Parti gerilimden kazandı, AK Parti korkudan kazandı, AK Parti çatışmadan kazanı, AK Parti iktidar gücünden kazandı, AK Parti Cumhurbaşkanı ile kazandı…”
Kim iktidar olur da iktidarının gücünü kullanmaz? Kim kendi Partisinden Cumhurbaşkanı seçer destek beklemez? İddia ettiğin bütün bu söylemleri açığa çıkarmak muhalefet olarak senin görevin değil mi? Bütün bunların yapılmasına engel olman gerekmez miydi? Nasıl bir muhalefet yaptın ki % 49 ile 4. AK Parti hükümeti iktidar oldu?
CHP’NİN CEDDİ!
-Köy enstitülerini CHP neden kapattı?
-Cumhuriyetin sanayi, hayvancılık, tarım yatırımları Atatürk sonrası neden geriledi?  
-Atatürk sonrası ulaşım seferberliğine CHP hangi katkıyı sundu?
-Yıllarca söylenilen 10 yıl marşına CHP 1 kıta neden ekleyemedi?
-CHP iktidarları Alevilere hangi haklarını verdi?
-CHP iktidarları Kürtlere hangi haklarını verdi?
-CHP’nin Atatürk sonrası Cumhuriyet’e ne katkısı oldu?
… Kendi öz eleştirisini yapmadan, toplumun ihtiyaçlarını iyi okumadan, dünya politikalarını izlemeden, çağın gelişmelerini takip etmeden, Atatürk devrimlerinin gerisinde kalarak Cumhuriyetin teminatı olunur mu? “Genel başkanımız çok çalışkan.” Peki, tüm aksamları uyumlu çalışmadan sadece motor gücü ile araçlar hareket eder mi?
MHP’NİN MESELESİ
Gördük ki: Siyasal strateji belirlemeden uzak, sosyal yaşamdan kopuk, dünya politikalarına yabancı, milli değerler üzerinden yürütülen politikalar ile “ sen bilirsin Türkiye” denildiğinde Türkiye sürpriz yaparmış.
HDP KAZANIMLARINI KORUYAMADI?
HDP, Haziran seçimleri kazanımlarını koruyamadı. Eş Genel başkanlar oy kaybını seçim döneminin olağanüstü koşulları olarak açıkladılar. Öz yönetimi tabana anlatılamadı. İşçilerim, emekçilerin, köylülerin… temsilcileri yerine Alevilerin, Ermenilerin, Süryani… temsilcileri aday gösterdi. Seçim hükümetinde yer alma konusunda Levent Tüzel’in aldığı tutumu eleştirip sonra aynı çizgiye gelerek Türk solu ile renk solgunluğu yaşadı.
KENDİ GÜCÜNE GÜVENMEYEN KENDİ GELECEĞİNİ DE BELİRLEYEMEZ.
AK Partinin sosyal-siyasal, ekonomik alanda yürüttüğü politikalara, dokunduğu halk kesimlerine karşı politikalar üretmeyen muhalefet “AK Partinin iktidardan uzaklaşması için adeta dilek ağacına bez bağlayarak, mucize bekliyorlar.”
KİMLERDEN MEDET UMDULAR?·         ABD’den medet umdular.
·         AB ülkelerinden medet umdular.
·         Askerden medet umdular.
·         Fuat Avni’den medet umdular.
·         “Cemaat, AK Parti çatışmasından” medet umdular.
·         AK Parti, Abdullah Gül ayrışması beklentisinden medet umdular.
·         AK Partiye karşı muhafazakar sağ parti kurulmasından medet umdular…
AK Parti nerede? Bugün % 49 oy oranı ile iktidar.
SONUÇ OLARAK!
Tüm partiler; Ulus, milliyet, inanç üzerinden siyaset yapmayı bırakmalı. Parlamento STK temsilcileri ile halkın yeni anayasasını yapmalı. AK Parti, sırtını sıvazladığı muhafazakar, CHP yedeklediği Alevi, Atatürkçü, MHP, milliyetçi, HDP Kürt ağırlıklı “oba yaşamı”  yerine toplumun her kemsi ile kucaklaşmalı. Seçmenler,”dönek” algısından kurtularak, “inanç kurumuna dönüştürdükleri” partiler yerine sosyal, siyasal talepleri için partilere yöneldiklerinde Türkiye ancak “yeni Türkiye” olur.
Hadi hayırlısı...