Ali Gültekin

1 Aralık 2016 Perşembe

AB, ABD, ŞANGAY- YA DA BAĞIMSIZ TÜRKİYE


 Dört kişilik bir ailenin açlık sınırının bin 405, yoksulluk sınırının 4 bin 577 TL’ye dayandığı, işsizliğin yüzde 11,3’ü bulduğu, genç işsizliğin ise yüzde 20’lere ulaştığı bir dönemde Türkiye AB, ABD ve ŞANGAY üçlüsü arasında “cebelleşme” niye? 
TÜRKİYE EKONOMİSİ VE YABANCI SERMAYE 
Rusya krizi, AB gelirimi, 15 Temmuz darbe girişimi, ABD seçimleri, TSK Suriye’ye girmesi ve son olarak Avrupa Parlamentosu’ndan gelen müzakereleri dondurma kararı ile birlikte Türkiye ekonomisi tartışmalarını öne çıkardı. Yakın zamandaki ekonomik krizler ve bugün. Türkiye’de 2001, dünya Mart 2008-Eylül 2009 krizi yaşadı. 2001’de dünyada para bolluğu vardı. TELEKOM, PETKİM, TEKEL… özelleştirmeden satın alındı. Borsa, hisse senetleri, tahviller, bankalar… satın almaya başladılar. Bu dönemlerde Türkiye’deki kârlar dünyadaki diğer bölgelere göre daha yüksekti. Yabancı sermaye daha çok sisli havada “sıcak para”  avına çıkarak vur-kaç yapmaz mı?
 AB GERGİNLİĞİ NEREYE? AB 
ülkelerinde Sosyal Demokratlar ve Yeşiller yıllardır Türkiye’nin AB’ye alınması konusunda yoğun çalışma yürütüyorlardı. Bugün gelinen noktada Türkiye’yi AB’nin “en temel değerleri” olan basın, düşünce özgürlüğü ve hukuk devleti değerleri üzerinden diğer partiler karşısında savunamaz duruma geldiklerini söylüyorlar. 
AB İLE İPLER KOPAR MI? 
Türkiye ihracatının yarısını AB’ye yapıyor. Dış kredilerin neredeyse tamamına yakını AB ülkelerinden alınıyor.  Doğrudan yatırımlar, sıcak para AB ülkelerinden geliyor.  AB ile dış ticaret payı yüzde 60-65’i buluyor. Şangay veya başka bir alternatif ile bu pazar buluna bilinilir mi? 15 Temmuz darbe kalkışması öncesi ülkeye gelen 41 milyon turist içinde AB vatandaşı oranı 35 milyondu. Bu açığı turistlerin ekonomik, sosyal ve kültür standartlarını da göz önüne alarak Türkiye nereden nasıl kapatacak? TÜRKİYE AB’DEN NASIL KOPACAK? AB, 
Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 48,5’ini oluştururken Şangay Beşlisi sadece yüzde 3'lük bir paya sahip. 1950’lerden bu yana Türkiye, sanayileşmesinde, ekonomik yapılanmasında batıya ve AB’ye yönelik bir sistem oluşturdu. Kullandığı hammaddeler, teknolojiler, dış borçlanmalar, ithalat bunun üzerinden yürürken bu sistem nasıl değişecek? NATO’dan ayrılmayı nasıl göze alacak? Rusya, Çin, İran; Suriye’de kaleleri zapt etmiş. Fillere ganimetleri yüklemiş. Atları ile bozkırda cirit atıyor. Ortadoğu piyonları ile işbirliği yaparak, vezirlerce ağırlanıyor. Peki, Türkiye bu masada hangi hamle ile Şah mat diyecek? İç ve dış politikayı ülke çıkarlarını dengeleyerek yürütmek gerekmez mi? 
ABD AÇMAZI 
ABD, Türkiye arasında uzun süredir Ortadoğu “anlaşmazlığı” sürüyor. Barış sürecinin dondurulmasının ardından ABD ve diğer koalisyon güçlerinin PYD, YPG’yi desteklemesine Türkiye’nin karşı çıkışı ile ipler iyice gerildi. Son olarak FETÖ’nün ABD’de yasaklanması ve Gülen’in iadesi konusunda görüşmeler hala çıkmazda. Türkiye, Trump’un seçimi kazanmasıyla iyimser beklentiler içine girmiş olsa da Trump ekibinin isimleri ortaya çıktıkça Türkiye ilişkilerinin hiç de yolunda gitmeyeceği görünüyor. ŞANGAY ÇIKIŞI VE GERÇEKLER
 Şangay’ın Türkiye’ye “gel bize katıl” gibi bir çağırısı yok. Şangay, ABD, AB’ye karşı bütünleşmiş bir kutup olma bütünlüğünü yaratmış da değil.   Peki, Şangay 5'lisi nedir? Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın katılımıyla 1996 yılında Şangay Beşlisi adıyla kuruldu. Özbekistan’ın 2001 yılında katılımı ile ismi "Şanghay İşbirliği Örgütü" olarak değiştirildi.  2015 yılında Rusya'ya bağlı Başkurdistan Cumhuriyeti'nde düzenlen "Şangay İşbirliği Örgütü" liderler zirvesinde açıklamalar yapan Rusya Devlet Başkanı Vladimi Putin, Hindistan ve Pakistan için yeni bir üye kabul prosedürü başlatıldığını ve örgüt için yeni bir dönemin başladığını duyurmuştu.  ŞANGAY İLE BİRLİK OLUR MU?
 Türkiye’nin ŞANGAY üzerinden Rusya ve Çin’e yaklaşma çözüm mü? Rusya, Çin, İran hala Suriye devlet bütünlüğünü ve hükümetin meşruiyetini savunmuyorlar mı? Rusya, Ermenistan’la askeri güç oluşturmak üzerine çalışma yürüttüğü bilinmiyor mu? Moldova ve Bulgaristan’da seçimi Rusya yanlıları kazanmadı mı? Süreç böyle yürürken Türkiye hangi dostluğu kuracak? 
SAVAŞ ÇIĞLIĞI 
Medya’da, Musul, Kerkük, Telefar, Halep’e “yürüme”  söylemleri savaş çığlığı atanlar Atatürk’ün “ yurtta sulh cihanda sulh” barış nutkunu unuttu mumu?    Küresel güçler; Irak, Suriye, Libya, Yemen, Somali, Endonezya, Malezya ve Pakistan’a milliyet-din-mezhep çatışmaları, ayrışmaları yaratarak girmediler mi?  Bu güçler, Türkiye toprakları üzerinde inanç ve ulusal değerler üzerinde politikalar geliştirerek ekonomik–siyasal çözümsüzlük körüklemiyorlar mı? Afganistan ve Irak’ı işgal emri çıkaran J.Walter Bush, “Allah Irak’ı işgal et dedi, ettim; Allah Saddam’ı vur dedi, vurdum“ diyen  J.Walter Bush’un İslam inancı ile alay edişi ne çabuk unutuldu? Milliyet, din, mezhep istismarı hala az gelişmiş ülkelerde savaş koşullarının oluşması için en etkili silah değil mi? Türkiye, Kürt, Arap, Fars düşmanlığı yaratmak için Ortadoğu’da kan gölünün içine çekmeye çalışanların tuzağına düşmemeli.
  NE AB, NE ABD, NE DE ŞANGAY, BAĞIMSIZ TÜRKİYE! 
Bu gün; tüm milliyetlerden ve inançlarından vatandaşların eşit sosyal- siyasal hakları ile laik demokratik tam bağımsız Türkiye’yi ısrarla savunma günü değil mi? Zaman; ABD, AB ve ŞANGAY “cebelleşmesi” yerine sanayi, tarım, hayvancılık alanında milli ekonomi, milli sermayeyi yaratma zamanı değil mi? ÇÖZÜM!
 Türkiye halkları, farklılıklarına hoş görü göstererek, demokratik hak ve özgürlükleri ve milli sermayeyi güçlendirmeli.  Türkiye üreten bir toplum olunmalı. Tam bağımsız Laik Demokratik Türkiye savunulmalı. Vatan toprakları üzerinde birlikte yaşamı güçlendirmekten başka yol arayışında olunmamalı
 Hadi hayırlısı…

UTANÇ RESMİ

Bir çocuk duruyor araç yolunun tam ortasında. Çamurdan sarı renk olduğu yer yer gözüken ayağında  büyük duran pabuçları ile. Sol ayağından diz altına kadar çekilmiş yeşil çorabı. Sağ pabucunun ucunun yırtığından siyah çorabını sündürerek dışarı çıkaran başparmağı gözüküyor. 
 UTANÇ RESMİ 
Bir çocuk yol kenarında duruyor. Kartal bakışlı gözleri ile sarı, kırmızı, yeşil yanıp sönerek yayalara, araçlara  yol veren trafik lambalarını izliyor. Milyon dolarlık, yüzlerce milyar liralık, milyarlık arabaların gelip geçtiği kavşağın orta yerinde  elinde ambalajı buruşmuş iki çift kâğıt mendili ile bir çocuk duruyor. UTANÇ RESMİ
 Bir çocuk dolaşıyor sırtında iki beden büyük ceketi ile trafik lambaları arasında. Solgun yüzleri,  çelimsiz bedenleri, üşümüş elindeki mendili camı açık araçlara uzatıp kaç lira verirlerse almak için
. UTANÇ RESMİ 
Bir çocuk dolaşıyor araçların arasında. Çocuğun boyu yanına yaklaştığı TIR’ın tekerinin boyundan daha küçük. Yolcu otobüslerinin tekerinden azıcık daha büyük.  Şoförlerin bazıları  bir elini aracının açık camından dışarı sarkıtmış tespihini çekiyor. Kimileri aracının camını açarak sönmemiş  sigara izmaritlerini atıyor  yere. Kimileri telefonla konuşurken, birileri son ses  müzik dinliyor. UTANÇ RESMİ 
UTANÇ RESMİ 
Bir çocuk fırladı yola.  Tam araçlara kırmızı yanmıştı. Parayı bastırıp soy adını  plakasına yazdırmış araç acı firen yaparak zor durdu. Tanımayanlar soysuz sanmasınlar diye aracının plakasına "soyunu”  yazarak tüm cihana ilan etmiş. Aracı zor durduran hatun yan koltukta açık duran çantasını alıp dikiz aynasına bakarak dudağına rujunu sürerken  arka tarafta elinde mendil olan kirli dağınık saçlı, gözleri ay ışığı kadar parlak, üzerindeki ceketi iki beden büyük çocuk gördü. Aniden otomatik düğmeye basarak aracın camını kapadı. Aracın arka koltuğunda  cep telefonu ile oynayan çocuğuna seslendi. "bak kızım bir daha söz dinlemez, yaramazlık yaparsan seni de bu çocuk gibi buraya bırakır çalıştırırım. Şu kağıt mendil satan dilenci kılıklı çocuğu görüyor musun?" Elindeki dokunmatik telefonla oynayan çocuk ne etrafına baktı ne de annesine cevap verdi.  Belki de Annesini hiç duymadı. Anne rujunu yan koltuğun üzerinde duran ağzı açık çantasına atarak vitesi  ikileyip gaza basarak yoluna devam etti. 
UTANÇ RESMİ 
Bir çocuk duruyor trafik lambasının tam önünde. Annesi yayalara yeşil yanan ışıktan geçen bir diğer çocuk  annesini durdurdu. " Anne  çocuk üşümüş.Elindeki iki mendili alalım evine gitsin.” Anne: Onlar bizden zengin. Hem bak bugün öğretmenler günü olduğu için çok para verip öğretmenine hediye aldım. Onların annesi benim gibi iyi anne değil. Kötü anneler çocuklarını okula  göndermeyip çalıştırıyorlar.  UTANÇ RESMİ 
Bir çocuk fırladı yola. Bazılarının annesi,  bazılarının babası yok. Kimileri annesiz  ve babasız... Ne okula gitmezlik yapmış ne de haylazlık yapmıştı. Onlar, vatansız, evsiz, okulsuz, eşyasız, oturumları olmayan… Göçmendiler... 
UTANÇ RESMİ
 Muradiye'de ağacın dalından kopardığı cevizi  karga tam İngolstadt bulvarı üzerinde uçarken gagasından boşluğa düşürdü. Suriyeli Bediya yeşil alanda ağaca  sırtını yaslamış gözleri pür dikkat araçlara kırmızı yanacak elettik direğe bakıyor.  Kırmızı ışık yandı. Araç gürültüleri azaldı Bediya tam yavaşlayan araçlara  doğru harekete geçecekti ki ayakkabısının tozunu alarak önüne bir ceviz düştü. Ceviz kabuğundan ayrıldı, ama kırılmadı. Bediya cevizi elinden alıp karganın peşinden koşmak, hatta kanatlanıp uçarak yetişip cevizini vermek istedi. Sağ elinde tuttuğu cevizi  parmaklarını ağır ağır açarak tam avucunun ortasına getirdi. Sol elini de sağ elinin yanına getirip cevizi iki avucunun ortasına alarak buğulu gözleri ile soğuktan titreyen ellerinde duran cevize baktı. Bediya: Karga cevizi acaba yavrusuna götürüyor olabilir mi? Bugün başka yiyeceği var mıydı? Bu düşünceler ile derinden iç çekerek bir kez daha gökyüzüne baktı. Cevizini gagasından düşüren karga sise karışarak gökyüzünde, Bediya avucunda sımsıkı tuttuğu cevizi ile  akşam karanlığına karışarak yeryüzünde   kayboldular.
 UTANÇ RESMİ
 Bu acılı yaşamları; Cumhurbaşkanları görüyor. Başbakanlar görüyor. Bakanlar görüyor Muhalefet Parti liderleri görüyor. Milletvekilleri görüyor. Valiler görüyor. Kaymakamlar görüyor Belediye başkanları görüyor İş adamları görüyor.  “Karga bir cevizini veriyor” ... Körelmiş vicdanlar görmüyor. 
Hadi hayırlısı… 

TOPLUMSAL ŞİDDET BÜYÜYOR

Vatandaş olma bilinci yok oluyor. Sorumlu birey olma duygusu yitiriliyor. Yasalara uyma sorumluluğu bilinci oluşmuyor. Kendilerini “devlet yerine, güvenlik güçleri yerine, yargıç” yerine koyarak suç işleyenler ülke yasalarını yok sayarak toplum içinde yaşamaya devam ediyorlar. 
KİM KENDİNİ DEVLET YERİNE KOYABİLİR? 
Türkiye’nin yasaları var. Güvenlik güçleri var. Mahkemeleri var. Bütün bunları görmezden gelerek kendilerini devlet yerine koyarak da ne oluyor? Kim hangi gerekçe ile kendini yargıç, polis, jandarma… yerine koyabiliyor? Türkiye’yi nereye, hangi ortama çekmek istiyorlar? 
ŞİDDETİ KİMLER NEDEN TIRMANDIRIYOR?
 -  Samsun’da bir kişi gayrimeşru ilişki sonucu dünyaya gelen ve hastalanan ikiz çocuklarını görmek için kara çarşaf giyerek gittiği hastanede canlı bomba zannedilip meydan dayağı yedi.
 -  Sivil polisi 'hırsız' şüphesi ile döven apartman sakinlerinden olay yerine gelen resmi kıyafetli polis memurlarınca kurtarıldı.
 -  Çin'in Doğu Türkistan'da katliam yaptığı iddiasıyla bir Türkiye’de suşi restoranını basıp yanlışlıkla Uygur vatandaşlarını dövdüler.
 -  Sultanahmet Meydanı'nda Çinli sanıp Korelilere saldırıldı.
 -  Türkmen Dağı'ndaki Rus saldırılarını protesto edenler bayrakları karıştırınca Hollanda konsolosluğuna yumurta fırlattı.
 -  Ersin Korkut olduğu iddia edilen kişiyi köşeye sıkıştıran bir kişi "Vatan haini" ve "terörist" diye bağırarak art arda yumruk ve tekme attı. Olay anını cep telefonuyla çeken bir kişi, videoyu sosyal medyada paylaştı. Fakat saldırıya uğrayan kişinin Ersin Korkut değil, ona benzeyen biri olduğu ortaya çıktı.
 -  Konya’da Yeni Meram gazetesinden Salih Köprülü'nün haberine göre gece saat 11.30 PKK’lı olduğu gerekçesi ile biri linç edildi. Bu kişinin bir ziyaret sonrası evine dönmek için yola çıkan görevinde başarılı bir hava pilot üsteğmen olduğu ortaya çıktı.
 -  Sakarya'nın Akyazı'da Boztepe Mahallesi'nden iki kişiden birini Adil Öksüz'e benzettikleri için yakalayan vatandaşlar şiddet uyguladılar.
 -  Konya'da bir apartmandan kaçan hırsızlık şüphelisini arayan mahalle sakinleri, hırsız sandıkları Suriye uyruklu kişiyi dövdüler. Polis ekipleri tarafından kurtarılarak Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan Sait Muhammed'in hırsız değil Hatay'a gitmek için evinden yola çıktığı öğrenildi. -  MarkAntalya AVM’nin tramvay durağı yönünde esmer tenli bir kişiyi görünce  yaklaşık 10 kişilik grup, genci tekme tokat dövdü. Linç edilmek istenen genci sivil polisler kurtardı. Bu sırada genç, sivil polise “Abi ben Burdurluyum, MHP’ciyim. Beni neden dövüyorlar anlamadım” dedi.
 -  Kasımpaşa Cami Kebir Mahallesi Bahariye Caddesin’de tuvalet ihtiyacını karşılamak için inşaata gelen Arif Tekeli'yi hırsız sanarak hastanelik oluncaya kadar çalışanların lincinden Polis kurtardı. Tekeli’nin Polis sorgusunda hırsız değil balıkçı olduğu ortaya çıktı.
 -  İddiaya göre Ankara'da 'Demokrasi Nöbeti' adı altında ellerinde bayraklarla sokaklarda turlayan bir grup, Fransız turiste sallaması için bayrak verdi. Grubun ne isteğini anlamayan turist ardından darp edildi. Fransız turisti darp eden grup, görüntüleri sosyal medyadan yayımladı.
 -  İki kişi, kız kardeşlerine küfür ettiği iddiasıyla halk otobüsü şoförünü demir çubuklarla öldüresiye dövdü. Daha sonra saldırganların yanlış şoförü dövdüğü ortaya çıktı.
  -  Cihangir’de yemekli Radiohead etkinliği düzenleyenlere Ramazan ayında oruç tutmuyor diye saldırıda bulundular. Saldırılan kişilerin Koreli oldukları ortaya çıktı.
 -  Osmaniye’de oğlu rahatsızlanınca baba en yakın sağlık ocağına götürdü. Muayene sonucu Doktor hastanın rahatlaması için uyku ilacı verdi. Sabah oğlunun uyanmadığını gören baba oğlunun öldüğünü sanıp sağlık ocağına giderek elindeki sopayla Doktor’u başından yaraladı. Yaralı Doktor Devlet Hastanesine kaldırıldı. Daha sonra uykudan uyanan hastanın saldırgan babasından Doktor şikayetçi oldu. 
SONUÇ OLARAK 
Devletin yasalarını ve güvenlik güçlerini hiçe sayarak kendini kanun yerine koyarak sokaklarda terör estirenler Türkiye halkını derinden üzüyor. Yukarıda Türkiye’de yaşanılan örneklerden çok azını haber sitelerinden derleyerek okuyuculara aktararak nereye sürüklendiğimize dikkat çekmek istedim
. ÇÖZÜM OLARAK!
 Bir ülke vatandaşı suç işlerse güvenlik kuvvetlerince gözaltına alınır. Mahkemeler yargılar. Suçu varsa cezasını yasalara dayanarak yargıçlar verir. Suçlu suçunu yasalar gereğince çeker. Türkiye’nin yasaları, yargıçları, güvenlik güçleri ne için var? Neden Polis’in elinden zanlılar alınarak linç ediliyor? Neden Devlet varken toplulukları galeyana getirerek linç etme senaryoları sergileniyor?  Bu gidiş Türkiye’yi nereye sürüklüyor. Bu gidişatın önlemi yetkililerce acilen alınmalı. Devlet kendi yetkilerini, bireyler vatandaşlık sorumluluklarını bilmeli. Bilmek istemeyene yasalar çerçevesinde bildirilmelidir. Devlet toplumsal adaleti sağlamalıdır ki vatandaş kendisini güvende hissedebilsin
Hadi harılısı...