Ali Gültekin

1 Eylül 2016 Perşembe

NASIL BU HALE GELDİK?

 Dün:  Kurtuluş savaşında 12 bin civarında insanımız yaşamını yitirdi. Antep’in düşman işgali savunmasında her milliyetten ve inançtan 6 bin insanımız kahramanlık destanları yazarak, topraklarını savunarak şehit olup, Antep’e Gaziantep onurunu kazandırdı. 
Bugün:
 -Gaziantep'te henüz çocuk yaşta Suriyeli göçmen kızlar abisi, babası, dedesi yaşlarındaki adamlıktan çıkmış yaratıklar ile evlendiriliyor, kuma veriliyor.
 - Gaziantep’ten 9 aylık bebeğe tecavüz haberleri yayılıyor.
 -Suriye’ye geçen çetelerin üssü durumunda
 -Gaziantep'te üstlenen çeteler Türkiye'nin dört bir tarafına üzerinde bomba sarılı canileri gönderilerek ülkeyi kana buluyor, insanlarımız katlediliyor.
 - Gaziantep'te çocukların körpe bedenlerine sarılan bombalar ile düğün evleri kan gölüne çevriliyor.
 -Gaziantep'e gelen turist kafilesine saldırılıyor. 
- Gaziantep'te Suriyeli göçmenlerin evlerine saldırılıyor, yakılıyor. 
-Gaziantep'te 12 yaşındaki Fahri Ali'nin çalıştığı iş yerinde aldığı 50 Tl. haftalığı elinden alınıp boğazı kesilerek öldürülüyor.
 NEREYE SÜRÜKLENİLİYOR? 
Gaziantep savunmasının 6 bin şehidine bunun hesabını nasıl verilir? Şahin bey, İsmail, Hayri, Arzuhalci Ali Efendilerin direnişleri nasıl gölgelenir? Karayılanın kahramanlığını nasıl kirletilir? Düşman askerlerinin anasına sarkıntılık etmesine tahammül edemeyerek askere küçücük yumrukları ile saldırıp düşman askerinin süngüsü göğsüne saplayarak öldürdüğü 14 yaşındaki Kamil’den utanılmayacak kadar mı onur kaybedildi? Vurun Antepliler namus günüdür... şiarı nasıl unutuldu? Gaziantep ve genel olarak Türkiye'nin namusu, onuru, gururu, vatan sevgisi, insani değerleri… Nereye sürükleniliyor? 
DAHASI VAR… 
Bir gün önce 51 kişi düğün evinde katledilmesinin acısı yaşanılıyor. İki gün önce 9 aylık bir bebeğe tecavüz edildiği haberleri veriliyor. Bir ay önce ülkemizde yapılan darbe girişiminin yaraları sarılmaya çalışılıyor. Ülkenin bir çok yerinden çatışma ve ölüm haberleri geliyor. Savaş kapımıza dayanmış… Kocaeli'nin İzmit ilçesinde gerçekleşen bir sünnet düğününde, sünnet pilavının dağıtımı sırasında beleş pilav kavgası çıkıyor...  Davetlilerin birçoğu yaralanıyor... Bu nasıl bir yurttaşlık? Bu nasıl bir insanlık? 
NASIL BU HALE GELDİK? 
Ülke ekonomik ve siyasal bir krizden geçiyor. Eğitim, sağlık, ekonomi, anayasa, devlet kurumlarının yapılanması… her alanda yenilenme süreci zorlukları yaşanıyor. İşsizlik, yoksulluk her geçen gün artıyor. Türkiye Orta doğu batağı Suriye kirli savaşı içine çekmek isteniliyor. Uzman Orta doğu cadıları savaş çığlıkları atıyorlar… Savaşı, ölümleri, kan gölü şehirleri, harabe köyleri, evsiz, vatansız insanları uzaktan siyah gözlüklerinin arkasından gülümseyerek izliyorlar.  “Tuzu kuru” ağızlar savaş ganimeti beklentileri içinte  “Suriye, Kerkük, Musul hatta İsrail’i de alın…”  gazellerini yüksek sesle okuyarak ateş çemberinin dışında tüm bu gelişmelere duyarsız kalarak Galaxy note 7’nin çıkışı sevinci ve yeni çıkacak olan İpone 7 heyecanı yaşıyorlar.
 Hadi hayırlısı…

ÖLÜMÜ KUTSAMAK!

 Sevgili, aile, komşu hatırı, dost meclisi, spor taraftarlığı, oy verdiğimiz parti, inancımız, geleneğimiz, köy merası, mahalle raconu, trafikte yol önceliği ve kaza haklılığı, balık avında olta dolaşması, yürürken omuz atma dalaşması, köpek boğuşması, öküz vuruşması… için ilk söz “uğruna ölürüm” oluyor. İnsanlar neden ölmemek için yaşamak,  şiddet kullanmadan çözmek, kavga etmeden yasal hak arama… değerlerinden uzaklaştırılarak ölümlere sürükleniyorlar? Bu kirli, anlamsız manasız ölümler üzerinden daha zengin yaşam, daha sağlam saltanat sürenler mi var? Elbette, uğruna ölünmesi gereken değerler var. Vatan bir başka ülke tarafından kuşatılmışsa her ülkenin bunu savunacak kurumları var. Kurumlar ihtiyaç duyduğunda hazır bekleyen insanları olur. Bu koşullarda vatan için ölüm şehitlik. §  Toplumsal sorunları çözülmüş halklar sosyal bir devlet yönetimi içinde yaşarlar. Eğitim, sağlık, barınma, iş, aş, insanca yaşam hakkı…  devlet sorumluluğundadır. Toplumlar bu türden sorunlarını çözmek için devlet kurumu oluşturdular. Sosyal bir devlette işsiz, yoksul Anne veya baba “çocuklarıma bir ekmek alacak param yok” notunu cebine bırakarak kendini ağacın dalına, evinin tavanına asarak yaşamına son vermez. §  Sevgi, birlikte yaşama, arkadaşlık, evlilik vb. değerleri hala gelenek, töre… saçmalıklarına bağlı yürütülmesinde ısrar ederek bu ortamdaki ölümleri keyifle seyredenler var. Bu değerler insan hak ve özgürlükleri üzerinden yürütülmüş olsa sokak ortasında, çocuklarının gözleri önünde sevgililer, arkadaşlar, eşler bıçaklanıp, kurşunlanıp, yakılıp, kesilip, dövülüp… öldürülmez. §  Siyasi partiler ulus, din, mezhep değerlerimize dayalı, dini- milli duyguları üzerinden ayrıştıran siyaset yapmamalı. Bu temelde partiler kurmayıp evrensel insan haklarını temel alan siyaset yürütseler siyasal çatışmalar ve ölümler olmaz. §  Tarafsız yönetim, devlet içinde denetim, kanunların uygulaması, adalete güven olsa trafik kural ihlali ve kazası, köyde bahçe -tarla sınırı, mahallede gürültü kavgasını… vatandaş kendi yöntemi ile kavga ve ölümler ile çözmeye çalışmaz. §  İşçilerin, memurların sendikal hakları, siyasal ve inanç özgürlükleri, Sivil Toplum Kuruluşları, bireysel özgürlükler yasal haklar olarak teminat altına alınmış olsaydı; okul kantinde çıkan sağlıksız yemek, fabrikalarda ağır çalışma koşullarını, bireysel hak ihlalleri, inanç ve özgürlüklerini ifade edenler linç edilmeye kalkışılmaz. Güvenlik güçleri bunların can güvenliğini sağlar. Bir başka gurup ile çatışma ölümler olmaz. §  Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çoğunluğu Müslüman’dır.  Bu ülkede Ermeni, Hristiyan… inancında olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları yaşarlar. İslam dini içerisinde Hanefi, Alevi ve Şafi mezhepleri var. Bunlar gerçeklerimiz eğitim müfredatımızda okutulup anlatılsa bir başka ulusa, inanca, mezhebe karşı düşmanlık gelişir mi? Devlet olanaklarından eşit şekilde yararlanılsa devlet değerleri millet bütünlüğü içinde korunmaz mı?  Biri kendini diğerinden üstün ulus ve inanç, mezhep olarak görerek çatışma ve ölüm ortamına taşıyamaz. §  Spor aktiviteleri şampiyon olup, ünlüleri oynatıp para kazanıp zengin kulüpler yapılmasa, tilki oyunları ile yönetim seçilip taraftarın çile yönetimin temizlenmiş para çektiği yerler olmazdı. Spor sağlık için, kardeşlik maçları içinde yapılsa taraftarlar çatışma ve öldürme ruh haline sokulmazlardı.   Kısacası, ekonomik ve siyasal olarak bağımsız yönetimler, eğitimli, özgürlükçü toplumlar, her millet ve inancın içinde yer aldığı demokratik laik ülkeler ölümleri kutsayarak kedilere yavrularını yedirmezler. Ülkeler arası çıkan savaşlarda vatan savunması için bayrak elde barış için savaşa her vatansever kahramanca yürür. Bu savunmada ölüm şahitliktir. Bayrak şehidin son örtüsüdür. Bundan ötesi kendi geleceklerini garanti altına almak için sürdürdükleri kirli, karanlık, çıkar çevrelerince sürdürürdüler ayrışma, çatışma, ölümler zalimlik ve zulümdür. İnsan olan her bireyin ülkesinde yaşayan insanlar ile rengine, milliyetine, ulusuna, diline, dinine bakmadan bu zulmün karşısında ülkesi için birleşmelidir.  
 ÖLÜMLERİ KUTSAMAYIN! …
Ölüme ortam yaratacak gelenek ve görenekleri kutsayanlar, ölümlerin meydana geleceği ortamları hazırlayanlar, dini, milli duyguları kullanarak kutsal değerler uğruna halkı galeyana getirenler, insanları ulus, renk, inanç olarak ayrıştıranlar, kendi saltanatları için yürüttükleri kirli siyaset içerisinde halkları düşmanlaştırıldılar… Ölümleri kutsa mayınız! Ölümleri kutsa mayınız! Ölümleri kutsa mayınız
! Hadi hayırlısı… 

DÜN DÜN DÜ?

 Dün, iş yerlerine, okullara “kurban, fitre, zekât, kurban derisi… Miktarı belirleyerek tebligat” getirenler o gün bunları kim için yaptıklarının hesaplaşmasını hala bugün yapmıyorsa lütfen dikkat! Dün, işaret parmaklarını gözlerinize sokarak bana katkı sunmaz karşı gelirsen “sana adliye, emniyet, nüfus dairesi, belediye… de iş yaptırmam” diyerek nara atanlar bugün omuzları düşük geziyorsa lütfen dikkat! Dün, Kendini sosyal devlet yerine koyarak başarılı çocukların izini sürüp evlerinize gelerek “ çocuğunuzun eğitim, barınma, yaşam masraflarını karşılıyoruz. Çocuğunuzu bize veriniz” diyenler hala etrafınızda geziyorlarsa lütfen dikkat! Dün, “çocuğunuza askeri okulu, istediği liseyi, üniversiteyi kazandıracağız. Bizim dershanelerimize, okullarımıza kayıt yaptırın diyenler başka bir kılıkta hala kapınızı çalıyorsa lütfen dikkat! Dün, yoksul insanlara, ülkelere yardım altında milli ve dini duygularınızı kullanarak size bağış miktarı belirleyerek tahsil edenlerin yerini başkaları alarak aynı işlevi sürdürüyorlarsa lütfen dikkat! Dün, Kendini İslam’ın temsilcisi ilan ederek sizlere görevler, sorumluluklar yükleyerek mürit etme ısrarını sürdürenlerinin benzeri ile karşılaşıyorsanız lütfen dikkat! Dün, Kendini devlet, millet, milli - dini değerler yerine koyarak, kendini senin bu dünya ve ahrette kurtarıcın ilan edenlere bugün de lütfen dikkat! Dün, milliyetinden, dininden, renginden, dilinden dolayı insanları ayrıştıran söylemler ile seni “dehlizlere” toplantılara çağıranlara bugün de lütfen dikkat! YA BUGÜN! Okullar, dershaneler,  iş yerleri, hastaneler… Kapatılıyor. Çalışanlar görevlerinden alınıyor. İş yerleri kapatılıp veya devletin yetkili dairelerine devrediliyor. Devletin yapısı değiştiriliyor… Bunlar önceden engellenemez miydi? Kim oldukları bilinmiyor muydu? Sosyal bir devlet olunsa bunlar olur muydu? Laik demokratik bir devlet olunsa bu alanlarda yaşam bulanlar olur muydu?  ...  Dün geçti. Dünden ders çıkarılarak yarınlara yürünür. Bugünün acıları, gözyaşları… yarınlar sosyal bir devlet olarak inşa edilmesi ile diner.
 ÇAĞDAŞ TÜRKİYE DE BİZİ GÖRECEK Mİ?
 Anadolu’nun yoksul bir köyünden metropol şehirlerin birinde üniversite kazanan Fadime kızımızın eğitim, barınma ve insanca yaşama sorunlarını sosyal bir devlet sorumluluğu ile çözülecek mi? Çözülemiyorsa belirsiz sonuç nereye götürecek? Balıkesir’in Yörük köyünde yaşayan İbrahim amcanın yoksulluğu sosyal bir devlet sorumluluğu ile çözülecek mi? Çözülemiyorsa belirsiz sonuç nereye götürecek? Şu an çok daha net gördüğümüz içinden çıkılmaz eğitim sistemimiz sosyal bir devlet sorumluluğu ile çözülecek mi? Çözülemiyorsa belirsiz sonuç nereye götürecek? Darbeye karşı direnerek püskürten, meydanlarda demokrasi nöbeti bekleyen milli iradenin çocukları özel okul, dershane, ev ödevi desteği… kapılarında boynu bükük, daha iyi okul kazanma umudu ile bekletilmeden gururla devlet okullarına gide bilecek mi? Gidemezse belirsiz sonuç nereye götürecek? Tüm inançlar ve mezhepler eğitim müfredatında yer alacak mı? Birinin diğerini yok sayarak kendini dinin, mezhebin temsilcisi sayarak hükmet ve devlet olanaklarını kullanması engellenerek her inanç ve mezhebin statüsü yasalar ile belirlenecek mi? Belirlenmezse belirsiz sonuç nereye götürecek?
 SONUÇ! 
Devlet milli iradenin bütünlüğünü sağlamak için ülkede yaşayan tüm milliyet ve inançların eşit hak ve özgürlüklerini yasalar ile teminat altına almalıdır.   Devlet,  eğitim,  sağlık, barınma ve asgari yaşam ihtiyaçlarını sosyal bir devlet sorumluluğu ile sahiplenmelidir. Bugün meydanlarda demokrasi nöbeti bekleyen her milliyetten ve inançtan halkın kendilerini özgürce ifade etmelerinin önünü açacak, teminat altına alacak yasaları ivedilikle çıkarmalıdır. Dün her alanda darbecileri püskürten, bugün meydanlarda demokrasi nöbeti tutan milli irade tarım, sanayi, hayvancılık alanlarında milli kalkınma üretme, iş, aş istiyor. Milli iradenin bu bütünlüğü, birleşmesi insanca yaşanılır bir gelecek ile sürdürmesinin önündeki tüm engeller ortadan kaldırılmalı. Milli irade Yenikapı’da laik demokratik Türkiye ile taçlandırılmalı. Milli irade Türkiye’yi gördü. Türkiye ‘de milli iradeyi görecek mi? 
Hadi hayırlısı… 

AYRIŞMAYA KARŞI BÜTÜNLEŞ

Bu güne kadar darbeler ile yüzleştiğimiz siyasi tarihimize hainler 15 Temmuz günü yeni bir askeri darbe girişimi ile kara bir sayfa daha açtılar. Ordu içinde yuvalanmış bir gurubun gerçekleştirmek istediği askeri darbe girişimi halktan, haktan ve ordu içinden destek görmeyince kısa bir süre içinde bastırıldı. Bu darbeci kalkışma şüphesiz uluslararası düzeyde destek görmedi. Hevesleri kursaklarında kalıp, umutları tükenmiş darbeciler bırakınız hukuk çerçevesinde bedelini ödeyecekleri günü bekleye dursunlar. Biz geçmişimizden dersler çıkararak  ayrışmaya karşı, bugünleri kendimiz yarınları çocuklarımız için insanca yaşanılır bir gelecek şiarı ile bütünleşmeye devam edelim. DEMOKRASİ GÜÇLENDİRİLMELİ 
Darbelerin püskürtülmesi ve darbelere karşı mücadele hiç kuşku yok ki demokrasi mücadelesi ile olur. Nitekim 15 Temmuz darbesinin püskürtülmesi demokrasiye daha çok katkı yapılmasının gerekliliğini açıkça ortaya koydu. Darbeler sonrası demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlanması değil hak ve özgürlüklerin genişletilerek demokrasinin güçlendirilmesi bir daha darbelere ortam ve olanak sağlamaz.  İstenildiği kadar yasal düzenlemeler yapılsın. Birey, anayasal hakkını bilmiyor, savunmuyor, bütünleşmiyor ise yazılı metin ne ifade dere? İngiltere'nin yazılı bir anayasası olmadığını biliyoruz. Peki, İngiltere’de birey hak ve özgürlüklerine nasıl sahip çıkıyor?   Öncelik halk ve devletin temel hak ve özgürlükler temelinde bütünleşmesi gerekiyor. Devlet, siyasal ve sosyal alanda kendi haklarını savunacak öz güvenli bireyler yetiştirmeyi görev edinmelidir. Öz güven, hak, hukuk bilinci oluşmamış toplumlar sürekli dalga dalga yönlendirildikleri yasal ve yasa dışı alanlara savrulurlar. Bu savrulmaları önlemek, halk ile devleti bütünleştirmek sosyal bir devlet sorumluluğu ve demokrasinin gereğidir. Halkın sorumluluğu: Eşit sosyal -siyasal hakları ile bütünleşip millet ve devlet olmadır. MEYDANLARDA BÜTÜNLEŞME
 Dini, siyasi, mezhepsel her türden simgelerin kullanılacağı yerler yasalar çerçevesinde belirlenmiştir. Yasalar bu simgeleri korumak için yapılmıyorlar mı? Bu simgeler ve söylemler ile ayrışma yerine ortak değerler ve taleplerimiz üzerinde bütünleşme gerekmiyor mu? Pis kokuların sızdığı darbe kanalları ortadan kaldırmak, demokrasiyi güçlendirmek, hak ve özgürlükler temelinde birleşmek gerekmiyor mu? ORTAK SOMUT TALEPLERİMİZDE BÜTÜNLEŞMEK 
Bütünleşmek farklılıklarımızı kabullenerek,  hoş görü göstererek ortak sosyal-siyasal taleplerimiz, ülke değerleri için birlikte hareket etmektir. 
Bugün meydanlarda darbe karşıtı söylemler yerine ayrıştırıcı, kışkırtıcı, tahrik kar ve tehditkar söylemler ile ortaya çıkma demokrasi nöbetinden öte darbecilere ağıt yakmak olur. Darbecilerin darbe mantığı farklı inanç ve siyasi görüşlerden olanları saf dışı bırakarak kendi diktatörlüklerini kurmak değil miydi? Peki, darbe ve darbecileri lanetlemek için meydanları dolduran her milliyetten ve inançtan Türk halkını siyasal, inanç simge ve söylemler ile ayrıştırmak doğru olur mu?
 Bugün Türkiye halkının bütünleşerek geleceğini yeniden inşa etme günüdür. Gündem Türkiye’nin somut sorunlarından uzaklaştırılarak “hain mezarlıkları” tartışması içerisine çekilmemelidir. Hainlere dersi halk verdi. Yargılama devlete ve onun yasaları temelinde hukuka düşer. Yasalar ile cezaları verilir hainlikleri tescil edilir. Hainler ölmüşse devlet sorumluluğu, yasalar, insan ahlakı, inanç değerlerine uygun ailesi, sahipleneni varsa teslim edilir yoksa defini yapılmaz mı? Bu defin sırasında helallik vermezsin, cenaze namazına durmasın, istediğin duayı, bedduayı okuma hakkın var. Ölüm sonrası bir insanı yaşayan insanların cezalandırma hakları ve hukukları olur mu? Bunu hangi inanca, hakka, hukuka göre yaparlar? 
DARBESİZ YARINLAR İÇİN BUGÜN BÜTÜNLEŞ! 

  •  Bugün, Türk halkının; Kürt, Çerkez, Boşnak, Laz… tüm halkların eşit sosyal- siyasal haklarının savunarak bütünleşme günüdür.
  •  Bugün, Sünni vatandaşın Alevi ve diğer vatandaşların inancını özgürce yaşamasını savunarak bütünleşme günüdür.  
  • Bugün, Çalışanların işsizlerin iş, aş sosyal devlette yaşam hakkını savunarak bütünleşme günüdür. 
  • Bugün kadrolu işçilerin taşeron işçilerin kadroya geçmelerini savunarak bütünleşme günüdür. 
  • Bugün Tüm halkın iş yerlerinde özellikle madenlerde iş güvenliği ve sağlıklı çalışma koşullarının düzeltilmesini savunarak bütünleşme günüdür. 
  • Bugün Diyarbakırlı Memo’nun Karadenizli Temel’in doğasının çölleşmemesi ve kirlenmemesi sevgisini savunarak bütünleşme günüdür. 
  • Bugün Egeli Efelerin Midyatlı Berfinlerin operasyonlar nedeniyle yıkılan evlerinin enkazları altında kalan eşyalarını temini, insanca yaşam hakkını savunarak bütünleşme günüdür.
  •  Bugün, Uludere, Hrant Dink, Ankara, İstanbul, Suruç…  Katliamcılarını ortaya çıkarma katliamlara kaşı demokrasiyi savunarak bütünleşme günüdür.
  • Bugün, güvenli bir gelecek için her milliyetten ve inançtan Türk halkının hak ve özgürlüklerinin güçlendirilmesi için demokrasiyi koşulsuz savunarak bütünleşme günüdür. 
  •  Bugün, Her milliyet, inanç, renkten Türk halkının her dilden türküleri birlikte söyleyerek, darbelere karşı el ele halaylarını çekerek  güçlü irade ile demokrasiyi savunarak bütünleşme günüdür. 
  • Bugün, herkese iş, sağlık, parasız özerk bilimsel eğitim, laik demokratik Türkiye'nin değerlerini savunma ve bütünleşme günüdür.
  •  Bugün, Darbelere, ayrımcılığa, fırsatçılığa meydan vermeden darbeci katiller tarafından tanklar ile ezilen, kurşunlanan, öldürülen demokrasi şehitlerinin yakınlarının yaralarını sarmak, demokrasiyi yeniden inşa etmeyi savunmak için bütünleşme günüdür.
  •  Bugün; Ülkenin birliği, bütünlüğü için, değerlerini  koruyarak, farklılıklarımıza hoşgörü göstererek barış ve kardeşliği savunarak bütünleşme günüdür.

 Hadi hayırlısı…