Sanayi işletmesi personel yemekhanesinde çalışan işçi kadın uzunca süredir patronun kısa sürede nasıl bu kadar servetin sahibi olduğunu merak etmekteydi.
Bu sabah tüm cesaretini toplayarak kafasındaki soruyu sormak istedi. Patronun odasına çay boşlarını almak için gittiğinde merak ettiği sorusunu sordu.
İşçi kadın: Beyefendi özür dilerim. Siz kısa sürede bu kadar serveti nasıl edindiniz?
Patron: Sen işçi olarak çalışarak her ay devlete düzenli vergini ödüyorsun.
İşçi kadın: Evet
Patron: Sen temel gıda maddelerinin, yaşam malzemelerinin alışverişini yaparken vergini peşin ödüyorsun.
İşçi kadın: Evet
Patron: Ben, ilkokul, ortaöğretim ve liseyi özel okudum. Yurtdışında üniversite bitirerek YÖK aracılığıyla denklik aldım. Babamın fabrikaları vardı. Bende bir şirket kurarak devlet teşvik aldım. Siz kurduğum iş yerinin işçilerisiniz. Bizim gönlümüz işçilerin sendikasız olarak çalışması yönünde. Sen benim iş yerimde işçi olarak çalışıyorsun. Partilerden genel olarak işverenler ve bürokratlar milletvekili adayı olurlar. Siz genel seçimlerde bunlardan milletvekilleri seçiyorsunuz. İktidara gelen partilerin genel başkanları aynı zamanda cumhurbaşkanı olarak, hükümete bakanları atıyor. Bakanlar, işveren ve işçi temsilcileri bir araya gelerek sizin ücretlerinizi belirliyor. İşveren kesimden gelen bakan ve bürokratlar elbette bizim haklarımızı koruyorlar.
Ben gelir vergimi kendi muhasebemle belirliyorum. Buradaki kazancımın bir miktarını güvenli bulduğum ülkelere aktarırım. Burada bulunan işletmelerimin bir kısmında zarar oluşuyor. Bu aşamada senin ödemeye devam ettiğin vergilerinden benim kredi, vergi, sigorta borçlarım şirketi kurtarmak için sildiririm. Bankalardan yeni krediler alırım. Devlet az gelirlilere ödeyeceği sosyal desteği bize ödeyince haliyle yoksullar daha çok yoksul oluyorlar.
Biz, aldığı ücretle geçinemeyen hayıra muhtaç çalışana, işsize, emekliye yardım eli uzatırız. Devletin yapamadığı cami, okul, hastane yaptırırız . Bu harcamalarımızı vergilerimizden düşeriz.
İşçi kadın: Siz verginizi ödeseniz, devlet aynı miktarı bize yardım verse, okul yapsa olmaz mı?
Patron: Olmaz! Biz bu girişimle hayırsever iş insanı ünvânı ve toplumda saygınlık kazanıyoruz.
Yoksullara yardım yaptığımız için devletten plaketler alıyoruz. Basın yayın sektöründe bazıları bizim kuruluşumuz. Sahibi olmadığımız basın üzerinde verdiğimiz reklamlarla söz sahibi oluruz. Bizlerin anlı şanlı haberimizi yaparlar. Bunları da vergiden düşeriz. Biz hayırsever iş insanı, siz hayra muhtaç insanlar olarak yaşarız.
Ülke ekonomik siyasi olarak tehlikeye girdiği zaman ; biz herhangi bir ülkedeki, herhangi bir evimize, şirketimize giderek, ticarete devam ederiz.
Ülkede kalmaya muhtaç siz işçiler, işsizler, yoksullar ön saflarda savaşarak vatanı, milleti, bayrağı korumak için çatışarak, savaşarak, ölür, yoksullaşır, sakat kalırsınız.
Biz savaş döneminde savaşan tarafların ihtiyaçları temelinde ticarete devam ederiz. Savaşlar, çatışmalar bittiğinden biz tekrar ticaretimizi sürdürmek için ülkeye geri döneriz. Vatanseverler olarak ülkeyi yeniden inşa ederiz.
Bizim elimizde bulunan basın yayın; sizi savaştan yeni çıkmış; eşini,işini, oğlunu, kardeşini, çocuğunu, kaybetmiş… mazlum halklar olarak üçüncü sayfa baberi yapar. Biz savaş kazanmış kahramanlar olarak manşete çıkarız.
Hani bize karşı gösteriler yaparken ‘..omuz omuza’ sloganı atıyorsunuz ya: Siz, omuzunuz düşük yoksul yaşamınıza devam ettikçe, biz omuzlarda taşınan patronunuz olmayı sürdüreceğiz.
Hadi hayırlısı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder