Görüyoruz ki genel çoğunluğumuz, duyma,
anlama, algılama, duyarlılık, bilgi ve bilinçten yoksunuyuz. Yoksunuz… Çünkü
insan olmaktan uzaklaşıyoruz. Çünkü inanç, ulus, yaşam değerlerimizi yok
ediyoruz…
Atatürkçü olmak: Atatürk karşıtlarına
inat, Atatürk ilkelerine kulak tıkayıp, heykelleri ile yaparak, onuncu yıl
marşı okumak mı?
Türkiyeli olmak: Ormanların, tarım
alanlarının, yaşam alanlarımızın… Yok, oluşuna, ulus, inanç, mezhep
ayrılıklarının derinleştiren çatışma ortamının yaratılması mı?
Partili olmak: Parti içi demokrasi
aramadan, parti liderlerinin sultası altında, anti demokratik partiler yasası
ile vaftiz edilerek uyumak mı?
Memur olmak: Postu devletin üzerine
attık diyerek, üretkenlikten koparak asalak olmak mı?
Emekçi olmak: iş yerinde sürekli rapor
almak, üretimi bireysel olarak düşürmek, çalıştığın iş yerine zarar vermek
mi?
Yönetici olmak: Çalışanlarına zulüm
etmek mi?
İşveren olmak: İşçileri kölelik
koşullarında çalıştırmak, işçi örgütü sendikaya karşı olmak mı?
Belediye başkanı olmak: Topluma hizmet
yerine kendi çevresine, “seçim savaşı cengâverlerine” kıyak yaparak görev
süresini doldurmak mı?
Bakan olmak: Keseye çalışıp, ahaliye
siyah gözlük ile bakmak mı?
Başbakan olmak: Halkı “biz”,
“ötekiler” olarak ayırmak mı?
Cumhurbaşkanı olmak: Masaya gelen
yasaları imzalayarak suya sabuna dokunmamak mı?
Ordu komutanı olmak: “Yurtta sulh, cihanda sulh" mesajını tersten
okumak mı?
Rektör olmak: Özerk, parasız eğitim…
Yerine, YÖK çadırında kampa çekilip ense yapmak mı?
Yargı: İnsanları koruyan yasalar
yerine, sistemi koruyarak teraziyi hileli tutmak mı?
Spil taş ocakları ile yamalı bohçaya döndü.
Her gece MOSB sinden evimizin içine giren kötü kokulara, toz bulutlarına, kirli
suya ev sahipliği yapıyoruz. Çevre kirliliği, ulaşım, trafik, imar, yapı, sosyal
alanlar…
Yakınmak çare mi?
Elbette yakınma, dövünme, ağıt yakma yerine
çözüm üretmeliyiz. Elbette vatandaş olarak sorumluluklarımızı yerine
getirmeliyiz. Peki, vatandaşlık bilinci nasıl oluşacak?
Birini var ederken diğerini yok
ediyoruz.
Birini bulurken diğerini eksik yaşamak bizim
kaderimiz mi?
Bütün bunlara nasıl seyirci
kalıyoruz?
Bütün bunlarla birlikte nasıl
yaşıyoruz?
Biz yaşıyor olabilir miyiz? Gemi su alıyor.
“Gezegenimizi yok ediyoruz”…
Hadi hayırlısı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder