Yan sanayi ihtiyaca göre sipariş alır.
Bugün Filistin halkının yanında olduklarını açıklarken amalar ile gündemi
yumuşatıp sürece yayan anlayışların döktükleri timsah gözyaşları bizi
kandıramıyor. Ülke servetlerini ödeyerek özel uçaklarını, arabalarını, yatlarını
ABD, AB ve İsrail den alanlar bu ülkelere karşı olabilirler mi? Tüm ülke
kaynaklarını küresel güçlere peşkeş çekenler bu ülkelere karşı olabilir mi?
İsrail’e karşı olmak İsrail ile tüm anlaşmaları iptal etmekle olur.
Örnek mi istiyorsunuz? Küba, Venezüella… Kendi cellâtlarının ürettiği
arabalarına binme, marka elbiselerini giyme, uçaklarında, yatlarında seyhat etme
karşılığı ülkelerinin yer altı, yer üstü kaynaklarını, ülke topraklarını, ucuz
iş güçlerini peşkeş çekerek ülkenin işbirlikçi azınlığının zengin yaşam sürmesi
yerine tümden yoksul ama onurlu yaşıyorlar.
Türkiye’ye düşen görev
Bugün Türkiye’ye düşen görev: Ik, mık ederek, yutkunarak kekeme ağızlarla
ile ama lı konuşmalar yerine İsrail ile olan (ekonomik, askeri, diplomatik) tüm
resmi gayri resmi anlaşmalarını iptal ederek Filistin halkının yanında yer alıp,
tüm devlet olanaklarını Filistin halkı için kullanmalıdır.
Diplomasiyi tanımayanlar ile diplomatik ilişki kurulmaz. Demokrasiyi
tanımayanlar ile demokratik çözüm geliştirilemez. İşgal, sömürüden beslenenler
ile barış sağlanamaz.
İsrail’i kim cesaretlendiriyor?
İsrail’i ABD, AB güçlendirerek cesaretlendirdiğini gazelini okuyor,
döşümüze vurulup, öğünüyor, mağdur ağıtları yakıyoruz. Bugüne kadar bu
feryadımızı kim duydu? Bu ağıtlar çözüm getirdi mi?
Çözüm ne? Bu iş için tahlil yaparak, yeni yetme kelimeleri sıralayıp, derin
sömürü alimlerinden kaynak göstermeye, bilimsel bulgular ile açıklama yapmaya
gerek yok. Genleri aynı dokudan olan İsrail, ABD, AB gibi küresel güçlerin ortak
amaçları yayılma, sömürme, ayrıştırma, çatıştırma, yönetme, yönlendirme… Al
birini vur ötekine. Sorumluluk aldıkları görevleri yerine getirmek için saç
ayağını oluşturan şer cephesinin yayılmacı politikalarına karşı birlikte
mücadele etmekten başka çara yok.
Müslümanlar bu zulmün suç ortağı değiller mi?
Üretimden kopmuş, çılgınca tüketim toplumu olmuş, eğitimi
gereksizleştirmiş, yöneticileri şan şöhret düşkünü olmuş, halkları yoksulluk
içinde inim inim inleyen, tüm enerjisini, mezhep, ulus, kabile… Ayrışması
üzerine odaklayarak çatışan, ayrışan Müslüman ülkeler İsrail’e destek vermiş
olmuyor mu?
Asıl mesele
Altın arabalar, uçaklar, yatlar, tuvaletler, saraylar, saltanatlar
köşklere sahip olan Krallar, Sultanlar, Prensler… bu zulmün suç ortakları
değiller mi? Diktatörlerini omuzlarında taşıyan kaderciler suç ortağı değiller
mi? İşgal güçlerine alkışlar ile ülke kapılarını sonuna kadar açanlar suç ortağı
değiller mi?
Sonuç olarak
Bu zulme karşı ülkeler öncelikle kendi diktatörlerini alaşağı ederek
özgürleşmeliler. Sömürgeci güçleri ülke topraklarından söküp atarak, tüm utanç
anlaşmalarını yırtıp suratlarına çarpmalılar. Filistin’in ülke olarak yanında
olmak için, ülkelerin öncelikle kendi kamburlarından kurtulup bağımsız, özgür
demokratik ülkeler olması gerek
Hadi hayırlısı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder