Biz Eylül'de şendik.
Türkmen obası şehre inmek için Kazdağlarından çadırlarını söküyor. Elazığ'ın
Süryani köylüsü İshak bağdan üzüm taşıyor. Kayserili Ermeni Abah atölyesinde
Altın dövüyor. Tarsus 'da Arap kızı Ayşe dünürleri için yemek hazırlıyor. Kürt
Memo yanık kavalı ile sürüsünü suya indiriyor. Rize'de Laz kızı Fadime
topladığı çay parası ile çeyizini diziyor. Eylül şendi Anadolu'da. Biz Eylül'ü
severdik.
Eylül, Gregoryen Takvimi 'ne
göre yılın 9. ayı olup 30 gün çeker. Süryanice "üzüm" anlamındaki
Eylül Türkçe 'ye Arapça'dan girdi.
Karardı Eylül 80'lerde
Eylül; Darbe'ndir,
idamdır, ihanetedir, işbirlikçilik, işkence, zindan, ağıt, direniştir...
Karardı Eylül 1980 Anadolu topraklarında.
Bizim çocuklar başardı
Darbeyi olgunlaştıracak;
Malatya, Maraş, Çorum, Sivas 'da katliamlar yapıldı. Türkiye'de Eylül‘ü
karartan darbecilerin efendileri müjdeyi, CIA'nın Türkiye şefi Paul Henze,
12 Eylül darbesini Başkan Jimmy Carter'a "Bizim çocuklar başardı!" şeklinde
aldı.
Özgürlük isteyenler, birlikte
yaşamı savunanlar; işkencelerde, darağaçlarında, dağlar başında, sokak
aralarında, okul, iş yerinde, köyünde, budandı genç fidanlar dallarından.
Onlarca yıl geçti 12 Eylül
1980' in üzerinden. Darbeciler; uykularından kâbus görerek uyandılar. Dizleri
titreyerek yürüdüler. Tel örgülerin, yüksek duvarların ardında, insanlardan
ayrı, insanlıktan uzak, zırhlı araçların siyah camlarından, ihanet ettikleri
topraklara yürekleri yetip bakamadılar.
Füze Kalkanı
istemiyoruz!
Türkiye'de 1980 Eylül
darbesinde olduğu gibi; ABD, Afganistan, Irak Ortadoğu ve Kuzey Afrika
ülkelerinde şartları olgunlaştırıp ülkeleri işgal ve katliamlara devam ediyor.
Tarih, 2011 Eylül'ü.
Anadolu'nun yüzbinlerce rengi, on binlerce çeşidi ile çiçek açan dağlarına,
onlarca ayrı ulusun, mezhebin kardeşçe yasadığı topraklarına ABD'nin Füze
kalkanı yerleştiriliyor. Kürecik'de bulunan ABD'nin radar üssünü başlarına
yıkmaya giderken, Nurhak'da düşmedi mi toprağa; Sinan, Kadir, Alparslan.
Aydın'da Yörük Ali, Diyarbakır'da Kürt Memo, Antep'de Karayılan, Artvin' de Laz
Kemal, Çanakkale'de Onbaşı Koca Seyyid Emperyalist işgale karşı Kurtuluş savaşı
destanı yazmadı mı? Biz bunların torunları değil miyiz.? Bunu nasıl
kabulleniriz?
Akbabalar Türkiye semalarında
dönüyor
Irak, Afganistan,
Filistin'de; patlatılan bombalarla, cami duvarlarına, sokaklara, bahçe
avlularına, yol boylarına insan bedenlerinden kopan parçalar savruluyor.
Kadınlara tecavüz ediliyor. Masum çocuklar katlediliyor. Bu vahşete Libya,
Suriye eklenerek Türkiye Füze Kalkanı ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika batağına
çekiliyor.
Türkiye' yi, milliyet, inanç
ve mezhep çatışması ortamına onlarca kez çekmek istediler. Bugün Kürt sorununun
çözümüne en yakın yerdeyiz. Bu süreç baltalanıyor. Kürt- Türk kardeşliğini
inkârı ile duman üfleyip, ateşe çevirip, bizim ateşimizle İran'ı tutuşturmak
istiyorlar.
''Bize'' işbirlikçilik
dayatıyor
Vatan topraklarımız
Emperyalistlerin üs yerleri oldu. Denizlerimize filo indiriliyor. Dağlarımıza
füze kalkanı yerleştiriliyor.
Siz; Anadolu halkının ezelini
bilirsiniz. Türk, Kürt, Ermeni, Laz bütün halkların Kurtuluş savaşı destanını Nazım
Hikmet'ten okuyunuz. Siz; Sarı saçlı mavi gözlü dev adam; Atatürk‘ ü,
Çanakkale'de Onbaşı Koca Seyid'i. Dolmabahçe'de yankileri denize döken,
6.Filo'ya meydan okuyan, Deniz Gezmiş'i. 12 Eylül 'de sizin çocukların
darbesine 17 yaşında kafa tutan Erdal Eren'i bilirsiniz.
ABD vefasızdır. USA damgalı
madalya istemiyoruz.
AK Parti, Açılım sürecini ilk
başlattığı yere gelerek sürdürmeli. Başbakan Tayip Erdoğan'ın İsrail'e karşı
dik duruşunu, ABD'nin Füze kalkan projesi ile Türkiye'yi yedekleyip iş
birlikçiler dayatmasına karsı sürdürmeli.
ABD düne kadar sırtını
sıvazladığı; Saddam, Mübarek, Zeynel Abidin bin Ali ve Kaddafi 'yi evlat olarak
kabul etmeyip DNA testti istiyor. Bugün saçlarınıza okşanmasına aldanmayınız...
Söylemesi bizden.
Hadi hayırlısı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder