Avrupa'nın ikinci, Dünya'nın dördüncü zengin
ülkesi Almanya'da zenginlerle yoksullar arasındaki ara 10 yıl içerisinde hızla
açıldı. Nüfusun yüzde 10'luk bir bölümü Almanya'nın toplam servetinin yüzde
65'ini elinde tutarken, yüzde 90 ise yüzde 35 ile geçinmek zorunda. Türkiye
kökenliler ise yoksulluk sınırında yaşam sürüyor.
Dışarıdan bakılınca bu ülkede herkesin refah
içerisinde yaşadığı sanılır. Yoksulluk, işsizlik, eğitim sorunlarının çözülmüş
bilinir. Almanya'da işsizlik, yoksulluk ve düşük ücretli işlerde kölelik
koşullarında çalışma sıradanlaştı.
Bu ülkede zenginler sermayesini üçe beşe
katlıyor. Devlet istatistik kurumunun verilerine göre, Almanya'da toplam para miktarını
10 yıl içinde ikiye katlanarak 8,5 trilyon Euro'ya ulaşırken, bu paranın yüzde
65 i, nüfusun yüzde 10'nun elinde toplanmış durumda. Geriye kalan yüzde 90 ise,
paranın yüzde 35'i ayakta durmak zorunda.
Uçurum derinleşiyor
Almanya'da gelirler arasındaki uçurumun
1990'lı yıllardan itibaren hızla derinleşti. Gelir farkı; 1990 öncesine
gittiğimizde toplum içinde kimin zengin kimin fakir olduğunu bilemezdiniz.
Alman Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü'ne (DIW) göre, 2002-2005 yılları arasında
çalışanların ortalama reel gelirinde 1990'lı yılların başına oranla yüzde 4,8
gerileme yaşanırken, aynı dönemde en üstteki yüzde 10'luk kesimin geliri yüzde
6 arttı. Bu oran en üstteki yüzde 1'lik kesimde yüzde 17, en zengin 650 kişide
yüzde 35, ultra zengin 65 kişide ise yüzde 53, arttı. Aynı seyir 2005'ten sonra
arayı açarak devam etti.
Sermayen her yerde kazanıyor
Son 10 yıl içinde taşeron şirketlerin ortaya
çıkısı ile sendikal hareketler zayıfladı. İşçiler, iş güvenliği olmayan, düşük
ücretli ve yarım günlük işlerde çalıştırılmaya zorlandı. Almanya'da daha önce
iş başı yaptığı işletmeden emekli olurdu. Almanya'da şu günlerde 2,7 milyon
işçi her akşam yatışında sabah işini kaybedebileceği endişesi içinde uyanıyor.
Telekeler ve yöneticileri kazanıyor
Almanya'da 1990 sonrası, tekeller karlarını
rekor düzeyde artırdığı yıllar oldu. 2011 yılında Alman tekelleri toplam yarım
trilyon kar etti.
2010 yılında itibari ile tekel
yöneticilerinin maaşlarına ortalama yüzde 22 zam yapıldı. Aynı yıl içinde
çalışanlar maaşlarına brüt olarak sadece yüzde 2,2 zam alabildiler.
Ortalama olarak bir yönetim kurulu üyesinin
yıllık maaşı 2.92, yönetim kurulu başkanın maaşı ise 4.54 milyon Euro. Örneğin,
VW tekelinin menajeri Martin Winterkorn'un yıllık maaşı özel primlerle birlikte
17,4 milyon Euro'yu buluyor. Almanya'da 15 milyona yakın insan ortalama gelirin
altında yaşamını sürdürüyor. Milyarderlerin sayısı hızla artıyor. World Wealth
Report'a göre, 2010 itibarıyla Almanya'da 924 bin "dolar milyoneri"
bulunuyordu. Bu rakam bir önceki yıla göre yüzde 7,2 artışı ifade ediyor. Dolar
milyoneri sayısındaki artışın 2012'nin başında 1 milyonu bulduğu tahmin
ediliyor.
Almanya'da nüfusun yüzde 1,1'ini milyonerler
oluşturuyor. İsviçre'den sonra Avrupa'nın ikinci ülkesi. Hatırlanacağı gibi,
"Occupy" eylemlerinde göstericiler yüzde 1'lik milyoner sayısını
kastederek, "Biz yüzde 99'uz" söylemini öne çıkarmıştı. Çeşitli
kurumlar tarafından yapılan araştırmalara göre, milyonerler, Almanya'daki
paranın yüzde 45,6'sına sahipler. Yüzde 1,1'lik azınlığın elinde tuttuğu
parayla yüzde 99'un elinde tuttuğu para aşağı yukarı eşit durumda. Bu yüzde 99
çoğunluk örgütlü bir güç olarak sokaklara Avrupa'da havaları ısınacak.
Emeğinden başka geliri olmayanlar yaşam sürdüre bilmeleri için zenginler ile
yoksulların hesaplaşması kaçınılmaz.
Bütün bu verilerin ışığında iki önemli konuyu
gözden kaçırmamak gerekiyor. Almanya tekelleri daha az vergi, daha az ücret,
teşvik ve kölelik koşullarında isçi çalıştırdıkları "üçüncü dünya
ülkelerin 'de " üretim veya fason üretim yapıyorlar. Birincisi; "
Made in Germany" imajı sarsılıyor. İkincisi: Almanya'da göçmenlerin şu
anki yaşam koşulları ve gelecek korkuları büyüyor.
Sonuç olarak; Avrupa'nın ikinci, Dünya'nın
dördüncü zengin ülkesi Almanya'da 1990 yıllarından başlayıp bu güne gelen
yoksullaşma insanları korkutuyor. İşsizlik, iş güvencesi olmayan işler, düşük
ücretler ile çalışanları bu ray üzerinde tutamayacaklar.
Almanya'da bu yoksullaşmadan en çok etkilenen
"en zayıf halka" göçmenler. Göçmenleri zor günler bekliyor. Bir taraftan
yaşadığı ülkede Alman yoksulları ile birlikte mücadele ederken diğer taraftan
günden güne sertleşen ırkçı yasalar ve ırkçı saldırılar ile de mücadele ederek
yaşam sürdürmek zorunda
Hadi hayırlısı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder