Yunus hala enkazın altında yüzümüze bakıyor. Azra bebek medya
şovmenlerinden fırsat buldukça Annesi ile beraber. Bayram’da ayağında üç numara
büyük ayakkabısı, sırtında Beşiktaş’ın 9 numaralı formasının üzerine giydiği
kalın montunun içinde ürkek bakışları ile oyuncağını sıkı sıkı tutarak
çevresini izleyen Kürt güzeli Berivan’ı gördüm. Tıpkı Annesinin kendisini sardığı
gibi sarmış oyuncak bebeğini. Van Gölü maviliğinde gözleri, Altın sarısı
saçları ve masum bakışlarını Ağrı Dağı’na yaslanmış. Beriwan’ı Beriw… Gördüm.
Bugün Bayram. Beriwan, enkazdan Annesininim siper ettiği bedeninden dolayı
sağ çıktı. Beriwan, bu Kurban Bayramını soğuktan titreyerek uyuyamadığı çadırda
karşıladı. Tanımadığı bir ablası tarafından devlet adamlarının gelmesi sebebi
ile kurtulduğu enkaza getirildi. Beriwan duygulu. Van Gölü mavisi gözlerini
diktiği enkazın derinliklerine gökyüzünde şekilden şekille akıp giden bulutlar
gibi akıp gidiyor. Beriwan’ın Altın sarısı bakımsız saçları yüzüne dökülüyor.
Kürt Kızı Beriwan. Annen dağ gibi enkazın altından çıkabilseydi… Ah..!
Bir çıkabilseydi. Beriwan Seni kaç defa gözlerinin önüne getirerek “ya Allah ‚
ya Allah” diyerek denedi. Ama çıkmadı. Vücudunu oynatmadı. Kendisi kımıldasa
tüm enkaz sana düşeceğini bilerek son anına kadar seni korudu. Bildiği
tüm dualar ile senin sağ çıkıp insanlığa emanet olman için Allaha yalvardı...
Bugün Bayram. Annen geçen bayramda; tezzek yanan
sobasının harında kaynayan suyu ılıtarak, yeşil plastik leğende köpüklü su ile
yıkamıştı seni. Hala cehizinden sakladığı renkli havluyu sandığından çıkardıp
seni sarıp defalarca, koklaya koklaya kurulayıp, el dokuma halının üzerine
yatırmıştı. Annen; döşünü yarıp içine sokar gibi sana „Beriwan’ım,
Beriwan’ım” demezmiydi? Derdi! öyle güzel derdi ki hem de bazan yavaşça
kimseler duymadan w yi’ de kullanarak öz Kürtçe derdi. Şalvardan, çeketten,eski
elbiselerden bozma sarı mindere çökerek seni önüne alıp okşaya okşaya
taramazmıydı saçlarını? Saçlarını taramaya başlamadan perdenin aralığından
dışarı bakıp kimsenin olmadığından emin olunca tören’in aldığı canlara yakılmış
Kürtçe ağıtları sesizce göz yaşlarını içine akıta akıta söylerdi.
Ahmet Kaya’yı hatırla Beriwan. Annene, Ahmet Kaya ile seslenelim.
Ahmet Kaya ölmeseydi bu türküyü Kürtçe söyleyecekti.
Ağlayıp koklayacaktın
Belki bir ömür taşıyacaktın koynunda.
Yaşamak ağrısı asıldı boynuma
Oysa türkü tadında yaşamak isterdim
Ölmek ne garip şey anne
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama.
Belki bir ömür taşıyacaktın koynunda.
Yaşamak ağrısı asıldı boynuma
Oysa türkü tadında yaşamak isterdim
Ölmek ne garip şey anne
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama.
Beriwan; Annenin saçlarını tararken her dokunuşu yüzlerce yıldız olarak bir
ömür seninle yaşayacak.
Beriwan, Biliyorum, Annenle
geçirdiğin bayramları hatırlayarak iç çekiyorsun. Geçen Bayram’da Baba’nın 53
yumurta ve iki Horoz’u satarak aldığı bayramlıkları yastığının altında
bulmuştun. Annen arife akşamı en son seni yıkamıştı. Saçlarını özenle tarayıp,
kokunu derin derin içine çekişini hissetmiştin. Sobanın yanında Annenin dizine
başını koyarak uyukladığında, Annen seni yatağına götürürken yüreğindeki coşku
ile seyreder, öper hafiften kimsenin duymamasına özen göstererek „uyu benim
güzel kızım, inşallah bahtın benim gibi olmaz ”diyerek tanıklık ettiği yüzlerce
töre cinayetlerine, geleneğine öfke duyardı.
Annen, geçen Bayram sabahı sen kalkmadan kerpiç evin toprak tabanına su
dökerek el yapımı mısır süpürgesi ile süpürmüştü. Buram, buram toprak
kokusu ile açmıştın gözlerini. Anne yılgın çalısından yapılan süpürge ile
kapının önünü süpürürken bir yandan komşu kadın Dilan ile konuşurken koşmuştun
yanına. Baba’nın aldığı bayramlıkları kucaklayarak fırlamıştın dışarı.
Kardeşlerinle Bayram namazından gelip elini öpeceğiniz Babanızı beklemişininiz.
Kardeşlerin şimdiden sıraya girmiş. Sen tek kız çocuğu ve en küçüklerisin.
Annen, en çok senin üzerine titrerdi. Belki de yaşadığı coğrafyada kız olmanın
zorluklarından olacak…
Bugün Bayram: Beriwan, ayağında üç numara büyük ayakkabısı, Beşiktaş
formasının üzerine giydiği montu ile elinde oyuncağı var. Gözleri hala Van Gölü
maviliğinde. Endişeli bakışları. Dalga, dalga yüzüne inen sarı saçlarının
dağınıklığı Annesinin tarayamadığı için olmalı. Beriwan: Annen, korkusunu
yendiğinde seni severken üzerine basarak w li Beriwan’ım der di ya. Ben de doğa
afetleri bile ırkçılığa dönüştüren Müge Anıl’a inat “korkumu yenerek ”senin
adını w ile yazıyorum..
Beriwan, Anlı ırkçılığı ile “şanlı” olamayacak. Sizin yüzünüze bakamayacak.
Müge Anıl’lar, Azra bebeğin yeniden doğuşuna, Yunusun koca dağın altından
insanlığa bakışı ile mirim, mirim deyişini ırkçılığa taşıyacak kadar insani
değerlerden uzaklar.
Bugün Bayram: Elinden tutularak kameraların karşısına getirildin. CNN Türk:
“Yunus anlaşılmayan bir şeyler söylüyordu” diyerek haber yapılmıştı. Müge
Anlılar bugün ’de senin haberini yapacaklar. Yunus’un koca bir dağ üzerindeyken
mirim, mirim, mirim dediğinin anlamını umursayanlar senin haberini yapmaya
geldiler.
Bizi affet Beriwan: Son model siyah arabaları, son moda giysileri, son
model siyah gözlükleri, son model kameralara seninle poz vermek için geldiler
enkaza. Depremden bugüne çorapsız dolaşan küçük bir kız Bayram ziyareti
sırasında Cumhur Başkanından çorap istedi.
Bizi affet Beriwan: Seni on katlı binaya vermeyen Annen, bunların
seni politikalarına malzemesi yapmalarına müsaade etmezdi. Annen seni insanlığa
emanet etti. Bizler sana sahip çıkamadık. Bunlar seni de bizi de kandırıyorlar.
Bunlar; Çorum’dan kumbarasını açarak 58 lirasını gönderen Meriç, Antep‘ den „param yok ama sütüm var. Çocukları emzire bilirim” diyen
Anne kadar duyarlı değiller. Neden mi? 10 yaşında ki Meriç kadar vicdanları yok
da ondan.
Beriwan; Emin Eren ve Furkan Eren adındaki iki çocuk (ama yürekleri
kocaman) kardeş, ayakkabı boyacılığı yapıp bir günlük kazançları olan “8 lira
75 kuruşu” sana gönderen kardeşler kadar duyarlı değiller de ondan.
Vekillerimizden bahsedeyim sana: Depremden bugüne çorapsız dolaşan küçük
bir kız Bayram ziyareti sırasında Cumhur Başkanından çorap istedi. Bayram
sevinci sadece bir çorap olacak kadar saf ve temiz Kürt kızını Müge Anlılar
nasıl izlediler?
Süper maaş, Süper emeklilik, süper ceylan derisi koltuk,
süper devletin arabası, Devletin memuru, süper korumalar,
süper dokunulmazlık, süper hizmetliler eşliğinde görüntülere timsah
gözyaşları ile hazırlanan sahnede; Gölcük, Sakarya, Yalova, Sandıklı ve Dinar…
Vaatler vaatler...
Bizi affet Beriwan. Biz, bunları vekil tayin ettik. Bizi
yönetmelerini istedik. Bize örnek olacaklarını sanıyorduk.
Hiç birinin elleri ceplerine gitti mi?
Biri bir çıkıp“ maşımı bağışlıyorum”
dedi mi? Biri bir gece lüks dedikleri çadırda sizinle kaldı mı?
Biz; hala sizi politikalarına malzeme yapmalarına seyirci
kalıyoruz.
Bizi affet Beriwan.
Durum sadece bundan ibaret değil.
„Vekillerimiz“ senin yanında konuşmalarında yardım severlikten
bahsettiler... Beriwan. Benim anlatacaklarımı Türkçe ile ne kadar anlayacaksın
bilemiyorum. Beni bağışla. Ben Türk Anne Baba’nın çocuğuyum. Benim ana dilim
Türkçe. Sana Türkçe yazmak zorundayım. Sana vereceğim örnek Türkçe olduğundan
ne kadar Kürtçe duygu katabilirsin bilemiyorum.
Kürt kızı Güzel Beriwan: Erenler; Köy köy gezerek, insanlığı Allah yoluna
çağırırken yorgun ve aç bir durumda köyün birinden geçerken kapıda oturan bir
köylüden ekmek ve su ister. Köylü: Allah versin der. Erenler: Sen Allah’ın vereceğine
ne karışıyorsun. Sen ne veriyorsun? Ona bak. Der.
“Milletimizin vekilleri” Siz depremzedelere ne verdiniz?
Peki, ben söyleyeyim. Doğal afeti politika malzemesi yapamasaydınız: Müge
Anlı gibileri zalimce ırkçı yorumları yapabilir miydi?
Sanal ortamda bu derece kin ve nefret dolu yorumlar olabilir miydi?
Bizi Affet Kürt kızı Beriwan
Hadi hayırlısı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder