İngiltere olaylarında gelişen ilginç diyalog'u paylaşalım:
İngiltere'de
kahramanlık destanı yazdık.
Nasıl
yazdınız?
Polisin
yapamadığını yaptık. Mahalleyi, caddeleri koruduk.
Neden!
Bu sizin göreviniz mi?
Polis
görevini yapmadı.
Polis
görevini yapmayınca, görev size mi düştü?
Başka
kim alır, bu görevi korkak bunlar. (İngiltere' de yaşayan diğer ulusları
kastediyor)
Siz
esnaf olarak, İngiltere hükümetine vergi veriyor musunuz?
İngiltere
maliyesi affetmez alır. Ağabey!.
Peki!
Devletin sizi koruma sorumluluğu yok mu?
Biz
onları beklemeyiz. Al eline sopanı, beline zulanı. Üç beş arkadaşına mesaj at.
Bir ordu yığıyoruz buraya.
Bu
yasadışı bir davranış degil mi?
Sen
Türk televizyonlarını izlemiyorsun galiba. Ne yasadışından bahsediyorsun?
Haftalardır bizim kahramanlıklarımızı anlatıyorlar.
Polisin
görevini üstlenmek kahramanlık mı?
Sence
değimli? Ağabey!
Biz
Türkler, tüm Avrupa'yı koruyoruz. (Ben Türklüğümü sorgulamaya başladım)
Daha
kötü olayların çıkmamasını siz mi önlediniz?
Evvel
Allah ağabey!
***
Ne
bekliyordunuz?
Basınımızın
''güzide'' yöneticilerinden, al sana '' manşet haber'' : Vatandaş polis' den
'' zanlıyı''' alarak ''cezasını'' verdi. Kamyon sürücüsü ''trafik ihlali''
yapan otomobilin şoförünü arabadan çıkarıp dövdü. Devam edelim: Karı benim,
evlat benim. Keserim, doğarım size ne?. Leşini sererim. Derini yüzerim,
ayağına sıkarım... Ve daha neler neler ''Bu, ninniler ile uydu da büyü çocuk.
Annen sana silah, cephane alacak''
Acaba!
''iyi bilgi'' uyutularak verilen bilgi mi?
Vay
haline! Uyanık kalanların.
Hadi hayırlısı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder