Birinci dünya savaşının izleri silinmemişken,
ikinci Dünya savaşı ile yaşanan vahşet ve trajediden hala ders çıkaramadık.
Birleşmiş Milletler tarafından "Dünya Barış Günü" olarak ilan edilen
1 Eylül'e, 2012'de savaşların, çatışmaların gölgesinde girdik. Bence, herkes
kendi vicdanında sorumluluğunu sorgulamalı. Emperyalist-kapitalistler savaş
istiyor. Biz barış diyerek zayıfladıkça Baronların savaş oyunları güçleniyor.
ABD, Rusya ve Almanya'nın başını çektiği
silah tüccarları dünya üzerinde kan ve gözyaşı üzerinden besleniyor.
Afganistan, Irak, Libya işgalleri, Suriye'yi işgal hamleleri ile Orta Doğu kan
gölüne çevrildi. Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde çatışmalar devam
ediyor.
Savaş'ta
2011, 1945'i solladı
Heidelberg Çatışmaları Araştırma Enstitüsü
tarafından yayınlanan araştırmaya göre; 2011, İkinci Dünya Savaşı'nın bittiği
1945'ten bu yana en çok savaşın yaşandığı yıl olarak tarihe geçti. Enstitü,
2011'e kadar en fazla savaşın 16 savaşla 1993'ü olduğunu belirtirken, 2011'deki
savaş sayısını 20 olarak saptadı. Kurum aynı yıl içinde dünya genelinde 40
çatışmadan 38'ni "yüksek derecede çatışma" olarak tespit etti.
Yoksul ülkeler silah pazarı
ABD Kongresi tarafından hazırlanan rapora
göre, 2011 yılı dünya genelinde silah alımı 85,3 milyar dolar. ABD'nin payı ise
tam 66,3 milyar dolar. New York Times gazetesinin verilerine göre, ABD, geçen
yıl 21,4 milyar dolar olan silah satışını 2011 yılında üçe katlayarak 66,3
milyar dolara çıkardı. ABD'nin en büyük müşterileri ise, İsrail ve "Arap
baharı" korkusu ile sırtları sıvazlanan; Suudi Arabistan, 33,4 milyar
dolar, Birleşik Arap Emirlikleri 4,5 milyar dolarla Umman da 1,4 milyar
dolarlık silah anlaşması yaptı. Hindistan, ABD'den 4,1 milyar dolar değerinde
C-17 nakliye uçakları alırken, Tayvan da, Çin korkusu nedeniyle Washington'dan
2 milyar dolar değerinde füze savunma sistemi satın aldı.
ABD Kongresi'nin raporuna göre, ABD'yi silah
satışında Rusya 4,8 milyar dolar izleyen ikinci ülke, Almanya üçüncü ülke oldu.
Almanya en çok silahı Türkiye ve Yunanistan'a satıyor. Böylece dünya genelinde
yürütülen savaşların bu üç ülkenin ürettiği silahlarla gerçekleştirildiği ve
savaş pazarlarını yönettikleri ortaya çıkarıyor.
Baronlar Savaş İstiyor
Suriye'yi işgal planları, İran-İsrail/ABD
gerilimi, Rusya-Batı gerilimi, Japon-Çin gerilimi sürüyor. Emperyalistler,
Dünya'da egemenliğin koruma, enerji ve hammadde kaynaklarını elinde bulundurmak
istiyor. Halkları inanç, ulus, mezhep... üzerinden ayrıştırarak kendisine
yönelik cephe oluşmasını engelliyor. Dünya'da savaşlar çoğaldıkça, silah
satışındaki oranlar paralel olarak artıyor. Buna bağlı olarak,
Emperyalistlerin, savaş pazarındaki karları artıyor.
Kafalarımızı neden kuma gömüyoruz?
Bütün bunları biliyoruz. Bütün bu saldırılara
karşı mazlum halkların çözümü de var. Mesele kafayı kumdan çıkarma, mesele
aynaya bakarak kendimiz ile hesaplaşma. Mesele insan olma...
Sorun, insani değerlere sahip çıkma
erdemliliği ve çıkamama zavallılığımızda. Biz; Din, dil, ırk, mezhep, renk
üzerinden ayrıştırılıyor, çatıştırılıyor, savaştırılıyoruz. Hala sıranın bize
gelmesini bekleyen seyircileriz. Gözler kör, kulaklar duymuyor. Zalimler nerede
zulmediyor? Yeraltı zenginliklerinin olduğu bölgeler, İnsan emek gücünün olduğu
ülkeler, kendi pazar paylarına ortak çıkmaya çalışan memleketler.
Sorun Biziz; İnsanlığımızı korumayacak kadar,
çaresiz, güçsüz ve zavallımayız? Bu tutumumuzla kendimizi insan olarak nasıl
tanımlayacağız? Bu sessizliğimizle, inançlarımıza uygun yaşadığımızı nasıl
söyleyeceğiz? Ulusal değerlerimize bağlılığımızı nasıl açıklayacağız.
Geleceğimiz olan çocuklarımıza ne ile izah edeceğiz. Sıranın bize geldiğinde
kiminle nasıl karşı koyacağız?
Çözüm Biz 'de: Savaşa karşı - Barış'ı,
Ayrışmaya karşı -Birlikte Yaşam'ı, Ortak değerlerimizi güçlendirerek
farklılıklarımıza hoşgörüyü her alanda ortaya koyduğumuzda insan olmanın
onurunu korumuş, savaş kurucuların oyununu boşa çıkarmış oluruz.
Hadi Hayırlısı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder