7-11 Mart tarihlerinde
gerçekleştirilen ve 180'den fazla ülkenin katılım sağladığı Berlin ITB Turizm
Fuarı'nda ülkelerin, artan turizm pazarından daha fazla pay alabilmek için
birbirleriyle yarıştılar.
Türkiye'den katılım geçen
yıllara göre artmış durumda. Fuar'a katılım Türkiye genelini kapsaması olumlu
gelişme. Urfa'nın, Nevşehir'in, Ankara'nın, Manisa'nın stantları ile
karşılaşmak bizleri sevindiriyor.
Avrupa ve tüm Dünya'da
Türkiye dediğinde İstanbul hatırlanmıyor. Türkiye Bodrum'dan ibaret değil.
Anadolu turizme
açılıyor.
Türkiye tatil
amaçlı özellikle Akdeniz'in ve bir bölümü ile Ege'nin tanıtımını iyi yaptı.
Tanıtımı iyi yapılmasına rağmen yeni yerleşim alanları planlamasını yapamadı.
Sahillerimizi yağmalanmaktan kurtaramadık. Narenciye bahçelerini, tarımsal
alanları beton yığınlarına çevirerek "turizme açtık". HES ler ile geri
teptirmezsek; Türkiye Ege ve Akdeniz'de essen turizm rüzgârını arkasına alarak
yurdun iç kesimlerine yayıyor. Kayak merkezleri, kaplıcalar, tarihi mekânlar,
doğa, sağlık turizmi ile Anadolu turizme açılıyor. Tarsus ve Kuşadası-Efes
benzeri yerlerde inanç turizmini geliştirmeye çalışmakta.
Bizde ne yok?
Türkiye'de turizm
hizmeti verilen alanlarda dışarıdan gidenlerin daha çok dikkatini çeken
"olumsuzluklar". Bizde sunum yok. Bence, bunun temel nedenlerinden
biri eğitimli personel yok. Yasaları uygulayarak bu alanlarda diplomasız
çalışanları engellenebiliniz. Eğitim alanlara iş ortamı sağlanır. „Bir sezon
çalışayım 'da bir yabancı bularak evlenip kurtulayım". Temel hedefi bu
olan birçok çalışan turistlere hizmet yerine kendisine hizmet etmekte. Buna
benzer örnekler çoğaltıla bilinir. Bizim hedefimiz çoğaltmak değil azaltmak
olmalı. Azaltmak bu konuda meslek eğitimimi almış diplomalı elamanları
çalıştırmakla mümkün.
İTB'de eksik
neydi?
Her şey güzeldi
diyemeyiz. Stant önünde hasret gideren, yüksek sesle konuşan insan topluluklarını
görmezden gelirsek birçok stant tasarım olarak güzeldi. Stant önünde paltoları
ile muhabbet edenleri bir tarafa korsak ürünlerini tanıtımları mükemmeldi.
Stant' da Host ve Hosteslerin kıyafetleri çalışma alanlarına uygun değildi. Yer
yer avcunun içinde sigara saklayarak içenlerin görüntüleri gözden kaçmadı.
Tanıdık ahbaplarına ayarlattığı veya fırsat bu fırsat Almanya görsün denilerek
torpilli gelen bazı Host ve Hostesler meslek anlamında stantlarda sırıtıyordu.
Her kim adına hangi görevle gelmiş bilemem ama şakır şakır teşbih çekip bıyık
kıvıranlar 'da dikkatlerden kaçmadı.
Öğreniyoruz (mu)?
Stantların
çoğunluğu çok şık tasarımla ilgi odağı oldu. Tanıtım broşürleri, CD'ler vs.
güzel hazırlanmış. Mesleğinin hakkını veren Host ve Hostesler görmek güzeldi.
Bir başka ülkenin stantlarından çıkarak Türk stantlarına geldiğimizde ki
üzüntüyü ITB fuarında bu yıl daha az yaşadık.
Bakanlık
denetlemeli
Türkiye'den yurt
dışı fuarlarına katılan ve sorumluluklarını yerine getirenlere sözüm yok.
Ayrıca ülkemiz adına teşekkür ediyorum. Yurt dışı fuarına salt devlet teşvik
verdi diyerek katılanlar azımsanmayacak sayıdalar. Devletin verdiği teşvikten
para artırmak için naylon fatura toplayanlara rastlamak da mümkün. Bunları
bakanlık denetlemeli. Belediyeler, Valiler, İl genel Meclisleri ve benzeri
kurumlar yurt dışı fuarlarına gönderdikleri birimleri denetlenmeli. Ancak
bunlar yapılırsa aslına uygun fuar organizasyonlarında iyi hizmet verilmiş
olunur. Bu özgüvenle hizmetimizin kazanımlarını bekleriz.
Sonuç olarak
Fuarlara gitmeden
önce bu konuda hizmet veren şirketlerden hizmet satın almalıyız. Devlet olarak
verdiğimiz teşvikleri denetlemeliyiz. Kurumlar olarak gönderdiğimiz ekibi hem
gitmeden yeteneklerine göre belirlemeli, gittiklerinde çalışmaları takip
edilmeli. Stant, Host, Hostesleri meslek eğitimli olarak seçilmeli. Biraz daha
gayretle başaracağız.
Hatalarımızdan
ders çıkarmayı bilirsek başaracağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder