Dünya silah
ticaretinde ABD, Rusya'dan sonra üçüncü sırayı alan Almanya' sahte kriz
bahaneleri ile yoksulları, çalışanları, işsizleri baskı altına alıyor. Tüm hak
gasplarına karşı gelişen mücadeleyi zayıflatıp yok etmek için göçmenler
üzerinden İslam fobisi kartı yeniden masaya sürüldü. Yerli-Yabancı ayrımına,
ırkçı yasalara, yakıp, öldürüp ülkeden atılma kampanyalarına bir halka daha
ekleniyor. ''Güvenlik Partnerliği İnisiyatifi'' (Initiative Sicherheit
Partnerschaft) ,(Präventionsgipfel'' , ''Kayıp''. Oyunun bir parçası asıl bizi
yaralayan kendilerini „Müslümanların'', ''Sivil Toplum Örgütlerinin''
temsilcileri ilan eden tabela simsarları.
11 Eylül saldırısından bu
yana hükümetler ihtiyaç duyduklarında İslam fobisini gündemlerine taşıyarak
hedef şaşırtıp nefesleniyorlar. Göreve gelen pek çok hükümet ve bakanlar gibi
bu günün içişleri bakanı Hansa-Peter Friedrich' de, göreve geldiği günden beri
Müslüman inancından gelen göçmenlere karşı yaptırımları ile savaş açtı.
Müslüman ülkelerinden gelen göçmen gençlerin yarısının şiddete yatkın olduğunu,
hem de bilimsel bir raporun kendisini yalanlamışa rağmen çarpıtarak, kamuoyunu
etkiliyor. İçişleri Bakanlığı'nın 'güvenlik sırdaşları ile hazırlamış olduğu
''Kayıp'' afişiyle Müslüman kökenli gençleri potansiyel terörist olarak ilan
edilerek, halktan, şüphelendikleri göçmenleri güvenlik birimlerine ihbar
etmeleri isteniyor. Ön yargılar ile şüphelenilen Müslüman gençler polisçe
sorgulanacak. Peki, bu gençlerin psikolojisi ne olacak?
Irkçı saldırılara tezgâh mı
hazırlanıyor?
Alman ırkçıları: Yabancılar
bu evde oturması ben oturacaktım. Yabancılar bu işte çalışmasa ben
çalışacaktım. Yabancılar bu iş yerini açmamış olsa ben açacaktım. İşlerini,
aşlarını ellerinden göçmenlerin aldığı hissi ile yabancı düşmanlığı
geliştiriliyor.
Hansa-Peter Friedrich, joker
hakkını kullandı. İşsiz ve yoksul olmalarının suçunu göçmenlere yükleyen
ırkçılar öfkesini göçmenlerden alsın, bu baskı ve şiddete dayanamayan göçmenler
ülkelerine dönsün istiyor.
Oysa Almanya'da işsizliğin
sebebi göçmenler değil. Daha fazla kazanma uğruna yoksul ülkelere giderek karın
tokluğuna işçi çalıştıran şirketler. Parasını ülkesine taşıyıp atıkları ile
çevre kirliliği yaratan asil evlatları. Bu şirketlerin hükümetleri ülkeden
giderim tehdidi ile dize getirerek vergi indirimi alması, çalışanların sosyal
siyasal haklarının gasp etmesi.
Bakanlığın Müslüman
inancından gelen göçmenleri, özellikle gençleri, potansiyel tehlike olarak
gösterip afişe etmesi, göçmen gençler arasında bu ülkeye ait olma duygusunu ve
bilincini ortadan kaldıracak. Alman toplumundan uzaklaştıracak. Yerli-Yabancı
gençleri çatışmaya sürükleyecek. Bu plan uygulamaya konulmadan derhal geri
çekilmeli.
Ya ''bizim'' yerli mali
şakşakçılarımız.
İçişleri Bakanlığı ile
birlikte ''Güvenlik Partnerliği İnisiyatifi'' (Initiative
Sicherheitpartnerschaft) kuran, terörle mücadele adı altında ''Önleyici Zirve''
(Präventionsgipfel''de buluşan ve ''Kayıp'' kampanyasından daha başından sözde
İslami örgütler ve sözde Sivil Toplum Örgütleri bu linç kampanyasına bir avuç
tuzla koştular. 'Alman Devleti seni değil beni tanıdı' diyerek diğer örgütlere
de nispet yapmaktan geri durmuyorlar. Göçmen gençlerin afişe edilmesini ayakta
alkışlayan bu biçarelerden bizlerin temsilcileri değil olsa olsa Friedrich 'e
dalkavuk olur. Bu plana karşı gelişen tepkilerden tilki kurnazlığı ile
kurtulmaya çalışmaların kuyrukları İçişleri Bakanlığı'nın kapısına sıkışınca
yakayı ele verdiler.
Friedrich; ''Kayıp''
kampanyasına devam etmekte kararlı.
Irkçı yabancılar yasalarına,
Çocuk vizelerine, Uyum yasalarına, vatandaşlık testine, aile birleşimlerine,
ayrımcı politikalara, Sünnet, kulak deldirme vb. uygulamalara karşı dün ne
yapmışsak bugün daha kararlı mücadeleyi 'yerli-yabancı 'emekçiler alanlarda
verecek. Asıl soru: „Türk İslam Teşkilatları'' ve ''Türk Sivil Toplum
Kuruluşları'' adına tabelalarından başka bir varlığı olmayanların bu tezgâhta
Alman çözgüsüne atkısı olmak için can atanlardan nasıl bir bezin dokunacağı.
Bugün Almanya'da doğmuş 4. Kuşak
gençleri İslam fobisine sarılarak suç unsuru gösterenlere sormak gerek.
Anadolu'nun 18, 19 yaşında gençlerini muayene ederek getirdiğiniz Almanya'da en
kötü koşullarda en ucuz işlerde çalıştırdınız. Onların bu topraklara döktüğü;
alın teri, saç teli, gözyaşı, tek tek çekilen dişleri, hasretlik, adanan koca
ömürler ne olacak? Yakılmış, yıkılmış Almanya' yı bizlerin 1. kuşak ataları,
„yerli- yabancı'' emekçiler ile omuz omuza çalışarak tekrar inşa etti. Biz
burada bedel ödedik. Ne size sığıntı, ne saye kambur ne de Almanya ''da
göçmeniz. Bu ülkenin bir parçasıyız.
Kuşkusuz, bu ülkede yaşayan,
İslam kuruluşları, STK, Almanlar ve diğer uluslardan emekçiler ayrımcılığa
karşı birlikte mücadele içinde olacak.
Sözde, Müslümanlar ve Sivil
Toplum Kuruluşları adına bu tezgâhta çözgüye atkı olanlar bizden değil. Aynı
bezin ipleri olduğunuzdan ırkçı, ayrımcı mayanız tutar, kime benzersiniz onu
ben bilemem.
Hadi hayırlısı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder