Uyum, Gastarbeiter, Göçmen,
Göçer, Ausländer, Katılım, Vatandaş
Uyuyor muyuz? Evet, 50 yıldır
uyuyoruz. Neonazi, Zwickau terör hücresinin evlerinde ele geçen ölüm listesi
ile uyandık. Katılım mı? Nereye katılacağımızı bilemedik. Göçmenlik, Türk
genlerinde göçmen doğar. Almanya'da 50 yıldır yerleşik düzene geçtiğimizi
sanıyorduk. Vatandaş mıyız? ''Farzımla'' Almanya'yı vatan bildik. Vatandaş
olduk. Hem de en hasından. Baklavacı Halil'den aldığımız bir kilo baklavayı Aldı
poşetine yerleştirerek karşı komşumuzu ziyaret edip ''Fatma gülün suçu ne''
dizisini rahat izlemeye niyetlendik. Alman komşumuzun kapısını çaldık. Girdik
kapıdan içeri. Neonazi, Zwickau terör hücresinin evlerinde biri karşımıza çıktı.
Masadaki ölüm listesinde adımız üzerinde tartışıyorlar. Nice olur halimiz? Ne
mi olur? Bir kilo baklavayı görünce adımızı silerler. Bir taşla iki kuşu böyle
vurmayız mı?
Uyum mu?
Uyum kurslarını tamamladık.
Sınıfı pekiyi ile geçtik. Diplomamızı çerçeveletip duvara astık. Eve gelen
dost, ahbaba gururla gösterdik. Devlet dairesinde işe başladık. Annem karşımda.
Oturum almaya geldi. Alman anayasasını mıuygulayacağım? Yabancılar yasasını mı?
''Göçmenliği kabul ettik''.
''Göçer olduk''. Almanya'nın hangi yaylasına göç edeceğiz? Vatandaşlık
testini geçemedik. Yükledik göçü döndük memlekete. Türkiye'de vatandaş
olumuyuz? Nah olursun.
Kendimizi
aldatmayalım.
Ne uyarız. Ne de katılırız.
Neden mi? Ne! Alman Anne çocuğuna sarılıp ''kurban olurum sana'' der. Ne de
Türk Anne''Meine kleine Maus'' der.
''El insaf'' dedirten öfke
Türkiye Cumhuriyeti;
İçişleri Bakanı ve Dışişleri Bakanı Almanya'da. Bakan toplantı salona
yaklaştı. Ortalık korumaların, korumacıların, koruyucuların, işgüzarların
uygulamaları ile toz duman oldu. Vatandaşın birisi ezilmeden kurtularak
hışımla kendisini dışarı atıyor.
Öfkeli vatandaş: Ne uyumu
kardeşim. Bu kafayla 50 yıl daha kalsak burada uyamayız. Okumuş eğitimliler
bunu yaparsa, Ordu'nun köyünden gelen Temel Emmice ne yapsın?
Bir hatır sorup bin ah
işiteceğimi bile bile yanına yanaştım. Öfkenin Karadeniz şivesi ile ortaya
konuşu doğrusu, hoşuma da gitti.
Emice: Alman Bakanlar
toplantılara gelirken gülle oynaya ellini kolunu sallayarak geliyor.
Vatandaşlarını hırpalamıyorlar. Medenice tokalaşıp yerlerini alıyorlar. Bizim
Bakanlar gelmeden siyah gözlüklü korumalar. Kendini koruma yerine koyan
işgüzarlar. Aynıkarede yer almak için bakana yapışan sivil toplumun resmi
temsilcileri. Süvari alayı gibi giriyorlar içeriye. Şile denizinin sahile vurup
giden sert dalgaları gibi ahali dalgalanıyor. Ben çok uzaktan hemşerim
İçişleri Bakanını görmek için hamsi gibi çırpınıyorum. Bakanın
çevresindekiler köpek balığıgibi suyu yararak üzerimize geliyorlar. Açılın,
açın, çekilin, kaçın...
Sohbet derinleşti. Emmice
beni bırakmıyor. Karadeniz şivesi ile ver yansın ediyor. Açılın, Vatandaş:
Kardeşim burası deniz mi? Deniz de olsa yüzme bilmem açılamam. Açın,
vatandaş: Yuh! Ulu orta olur mu? Çekilin, vatandaş: Kale kapısına dayanmışız,
bu saatten sonra geri çekilmek olur mu? Kaçın, vatandaş: Kardeşim biz
Bakanlarla kucaklaşmaya geldik. Neden kaçalım. Naziler mi geliyor? Onlar
bizim uşaklar da
Kardeşler, candaşlar,
yoldaşlar, Abiler, Ablalar, Teyzeler, Dayılar, Emiceler yapmayınız. Biz
birbirimizi yemeyiz. Kurumlar, kuruluşlar, korumalar, sivil toplumun resmi
üniformalı korumaları siz istediğiniz her gün Bakanlarla buluşup muhabbet
ediyorsunuz. Uşağım bizi bu kadar hırpalamayınız.El insaf, el insaf
Emice'nin tepkisini
yazacağıma söz verdim. Bırakınız, uzun yoldan Bakan hemşerisini görmeye gelen
vatandaşlar; yandaş, yoldaş olmasa da hemşerisi Bakan'a yanaşsın. Biliniz ki
onlar çıkarcı yanaşmaz. Biraz saygı. Biraz hoşgörü. Biraz güven. Sizden 10
dakika önce Bakanını getiren Alman korumaları kadar insanlara saygılı olmak
çok mu zor?
Emice haksız mı?
Vatandaşın dokunmasından
korkmayın.
Hadi hayırlısı...
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder