Henüz çocuğuz. „Büyüklerimiz’in” kocaman sözlerine tanıklık ediyoruz: Benim memurum işini bilir. Asmayalım da
besleyelim mi. Bir defa anayasayı delmekle bir şey olmaz
13 ajansı Tv.(canlı)…
Reha Muhtar’dan, kanlı haberler… Seda Sayan’dan şanlı şovlar… Huysuz’dan „dans dersi.”Üstsüz manken(!)’in malikânesinde… Reklamlar… İstanbul’ da Rezidanslar… Diziler: Kurşun Bilal…
Reha Muhtar’dan, kanlı haberler… Seda Sayan’dan şanlı şovlar… Huysuz’dan „dans dersi.”Üstsüz manken(!)’in malikânesinde… Reklamlar… İstanbul’ da Rezidanslar… Diziler: Kurşun Bilal…
Bunlar, RÜTÜK denetimli televizyon proramları. Çocuklarımızla bunları
izliyoruz. Türkiye “gelişiyor”
-Kürt ne bilir bayramı lık lık
içer ayranı. Çingeneye beylik vermişler, önce babasını asmış. Rum karısı
yatakda, Ermeni karısı mutfakta. Gâvur dölü. Ermeni tohumu. Ne Şam'ın şekeri ne
Arap'ın yüzü… Uzar da uzar…
Irkçılık heryerde aynı iple
dokunur.
İtalyanca "puzza come un
Turco" ("Türk gibi pis kokmak") Yunanca'da
"Εγινε Τούρκος
από το
θυμό του"
(Öfkesi onu Türk haline getirdi) söylenir de
söylenir.
Beş punlık final sorusu:
„Bizim” ırçı mı, yaban ırçı mı daha
güzel söylemiş?
Ona ne şüpe. “Aslanlar gibi, bizim ki”.
-Skorları sahaha kanla yazdık, okumadın mı?
-Elbette okuduk ağam
-Şikenin ikinci dalgası, beşinci sayfa.
-Buradan ölünüz çıkar. Bu maç bizim… En büyük, kırmızı… Siyah…
Irkçılık doğa düşmanıdır…
„Baltalar elimizde uzun ipler
belimizde biz gideriz ormana”... İlkokul döneminde baltaları elimize verdiler. Şimdi
orman sevgisi istiyorlar. „Ağaç yaş iken
eğilir.“ Ne kadar hevesliyiz; eğmeye, biçmeye, şekil vermeye. Bırakın ağaçlar, çocuklar, gençler özgür büyüsün.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür. Ve bir orman gibi kardeşçesine. Bu hasret bizim! Hasretliğimiz, özlemimiz
büyürken;densizin biri yüksek sesle: Geç kardeşim bu komünist
şair…demez mi? Der hiç şaşırmam.
Irçılık yayılıyor.
Thilo
Sarrazin’lerin „Yerli-yabancı“ marşı ile bindikleri
kayık, Utöya adasına sürüklendi. Norveç'in Utöya adasındaki katliam
bu sonuçlardan birtanesi.
Farklılıklarımıza hoşgörü
ile yaklaşalım
Din, dil, renkt, milliyet,
mezhep, kültür olarak farklarımız var ama önce insanız. Bu temel vurğu
önemli. Öncelikle, insan olduğumuzun bilinci özümsenmeden kardeşce yaşamdan
bahsedilemez…
Uçak yolculuğum sırasında
İzmir’li Hamza Amca’nın
anlatımlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hamza amca: Babam evimizin önünde üzüm asmasını kesime
başladığında ilk üzümleri benden karşı
komşumuz Abah amcalara gönderirdi. Yan
komşumuz Angeliki teyzenin Ayva reçeline
bayılırdım. Üst komşumuz Amre Teyze künefe yaptığında kendi yemeden bize gönderirdi. İki ev solumuzda oturan
Zehra ebe, her Cuma (perşembeyi Cumaya bağlayan gece) akşamı pişirdiği yemekden
bir tabak bizim eve yollardı.
Ben Abah amca’nın Ermeni, Angeliki teyze’nin Rum, Amre
teyze’nin Arap, Zehra ebe’nin Alevi olduğunu yıllar sonra öğrendim.
İnsan olmak çokmu zor?
Bunun cevabı açık ve net şekilde Hamza
amca’nın anlatımında. Abah amca, Zehra ebe, Angelki
ve Amre teyze olursak, insan oluruz.
Hadi hayırlısı….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder